Cemaat yurdunda kalan Enes Kara’nın intiharının ardından gözler yurtlara çevrildi.
Fadime ALTANHAN / YENİGÜN - Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın cemaat yurdunda gördüğü baskı nedeniyle intihar etmesinin ardından Türkiye'nin yurt sıkıntısı da yeniden gün yüzüne çıktı. Yurt kapasitelerinin azaltılması ve özel yurtların fahiş fiyat uygulamaları öğrencileri zor duruma sokarken, yaşanan bu sıkıntının öğrencilerin hayatını ne oranda etkilediği bir kez daha ortaya çıktı.
“PANDEMİNİN KÜLFETİNİ YAŞIYORLAR”
Pandemi döneminde çok ciddi sıkıntılar yaşadıklarını söyleyen Türk Eğitim Sen İzmir 4 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Ormancı, "Pandemi koşullarında öğrencilerin kalabalık ortamlarda kalması riskliydi. Bu nedenle yurtların kapasiteleri 150 kişiye düşürüldü. Bu nedenle de yurt sorunu ciddi bir boyuta ulaştı. Bu konuda hükümet suçlu demek doğru değil, pandemi koşullarının bir külfetiydi. Eve çıkmak isteyen öğrenci sayısı artınca halkımız da kiraları iki katına çıkardı. Bin liralık eve 2 bin 500 lira isteyenler oldu. Bu konuyla ilgili de mücadele ettik. Burada halkımızı da suçlamamak gerekiyor ama fırsatçılık yaptılar" dedi.
Sorunun çözümü noktasında yurt yönetimlerine büyük iş düştüğünü belirten Ormancı, "Devletin yurtları yetersiz. İzmir'de 6 tane üniversite var. Sadece Dokuz Eylül Üniversitesi'nin öğrenci sayısı 60 binin üzerinde. 6 üniversiteyi düşündüğümüzde ciddi bir yurt sıkıntısı var. Burada devlet eliyle ne kadar başarılı olabilir? Bir anda çözülecek sıkıntılar değil. Sadece ev kiralarına gelen zammı düşünmemek gerekiyor. Yurt fiyatlarında da yüzde 100-150 artış oldu. Pandemi koşullarında yurtların kapalı kalmasının bedelini öğrenciye yükleyemezsiniz. Özel yurt sahiplerine de ciddi görevler düşüyor" diye konuştu.
“DENETİMLER SAĞLANMALI”
Devlet yurtlarının maddi açıdan avantajlı olmasına rağmen yer kalmaması nedeniyle öğrencilerin evlere çıktığını ve öğrencilerin bazı tehlikelere karşı da daha açık hale geldiğini söyleyen Ormancı, "Kız çocuklarımız özgür olarak sokakta gezebilecek durumda değil. Çünkü bu kızlarımıza kötü gözle bakılıyor, toplumda böyle bir kötü bakış açısı var. Bu kötü niyete sahip olan insanlardan çocuklarımızı nasıl koruyacağız? Erkek çocuklarımız biraz daha yapıları itibariyle kendilerini koruyabilecek durumda ancak kız çocuklarımız daha naif. Maddi manevi kolaylığı bu çocuklara sağlamalıyız. Devlet yurtları özellikle son yıllarda çok daha güvenli, bu nedenle kız çocuklarıma öncelik vermeliyiz. Cinsiyet ayrımcılığı yapmak istemiyorum ancak erkek çocuklarımızın kendini daha fazla koruyabilecek durumda olduğunu düşünüyorum" şeklinde açıklamalarında bulundu.
Maddi imkansızlıklar ve yurt bulamadıkları için çocukların ve ailelerin farklı yurtlar tercih etmek zorunda kaldıklarını da sözlerine ekleyen Ormancı, "Sadece cemaatlerin değil, sivil toplum örgütlerinin de yurtları var. Onun için Enes Kara olayını düşünerek ‘cemaat yurtları kötü’ demek doğru olmaz. Bu konuda gerekli araştırmaların devlet tarafından yapılması gerekiyor. Devlet taşeronluk yapmayacak ama kontrollerini, denetleme mekanizmasını güzel çalıştırmalı. Yurt yok, çocuk ne yapsın? O zihniyette olmasa bile o yurtlara gitmek zorunda kalıyorlar. O konuda gerekli denetimlerin iyi yapılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
ÖZEL YURTLAR 6 BİN LİRA
İzmir'de yurt sorununun eğitim öğretim döneminin başlamasıyla birlikte daha da arttığını ifade eden Eğitim- İş İzmir 4 No’lu Yükseköğretim Şubesi Başkanı Zübeyde Serbest, "Öğrenciler ve ailelelri devlet yurtlarında üç bin, dört bininci yedek sıralarda yer bulduklarını söylüyorlar. Böyle bir yedek sırası yok. Özel yurtlarda bile yer kalmamıştı. Bulduğumuz boş yerlere öğrencilerimizi yerleştirdik. Aylık 6 bin lira gibi ciddi yurt fiyatlarından bahsediyoruz. Ev kiraları zaten yüksek. Asgari ücretle geçinen insanlar için gerçekten çok büyük rakamlar. Biz Eğitim-İş olarak önceliğin tarikatlara, cemaatlere değil, çocuklarımıza parasız, kamusal, laik, eşit bilimsel eğitim sağlanmasını savunuyoruz" dedi.
“GELECEĞİMİZ TEHDİT ALTINDA”
Tarikat ve cemaatlere verilen kamu binaları ya da kamu kaynaklarıyla devlet eliyle yurtlar açılabileceğini söyleyen Serbest, "Kamu binaları varsa bunlar devlet yurtlarına çevrilebilir. Kamu desteğiyle birlikte TOKİ uygun alanlara yurtlar yapabilir. TOKİ'nin devlet destekli bir kuruluş olarak bunu kolaylıkla yapabileceğini düşünüyorum. Çocuklara yurt yapmanın ciddi maliyetler getireceğini düşünmüyorum. Türkiye güçlü bir ülkeyse buna bizim kaynaklarımızın yeteceğini düşünüyorum. Çocuklarımızın cemaat ve tarikatların yurtlarında canlarından olacak seviyeye getirilmesini istemiyorum. Her türlü tacize uğrayıp, istismara maruz kalacak kadar zor durumda bırakılmamalı. Aklı hür, vicdanı hür, özgür bireyler yetiştirmemiz gerekiyor. Tarikatlarda baskı, biat kültürü, ceza kültürü uygulanarak çocuklar yönlendiriliyorlar. Çocuklarda bir irade özgürlüğü kalmıyor. Bu da bizim geleceğimiz için çok sakıncalı bir durum. Çocuklarımıza kamusal eğitim, ücretsiz barınma, yemek olanakları sağlanmalı. Bugün bir aile bile mutfak masrafını karşılayamazken çocuklar nasıl karşılasın? Bu pahalılık ve enflasyonda aileler çocuklarını okusun diye bu yurtlara gönderiyorlar. Aslında tek amacı çocuğunu okutmak. Ben de İstanbul'da bir kız çocuğu okutan bir anne olarak yurt fiyatlarını çok yüksek buluyorum. 6 bin lira barınmaya veriliyor. İçinde yeme-içme yok. Giyinme, bir sinemaya tiyatroya gitme gibi bir şansları yok. Kamu kaynakları arkalarında olduğu için cemaat yurtları ücretsiz imkanlar sağlıyorlar. Belediyelerin öğrencilere verdiği sıcak bir yemek için öğrenciler uzun kuyruklar oluşturuyor" açıklamalarında bulundu.
“HER ÇOCUK KENDİ DÖNEMİNİ YAŞIYOR”
Devletin hızlı bir şekilde yurtlara ağırlık verip inşaatlara başlaması gerektiğini söyleyen Eğitim Bir-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Ali Kaya, "Öğrenciler üniversitelerine geldiklerinde açıkta kalmamalılar. Özel yurtların denetimleri artırılmalı. Başıboş ya da kendi haline bırakılmamalıdır. Devlet yurtlarında gözetleyen, gözlemleyen bir sistem var. Giriş, çıkış saatleri belli ve yurt sorumluları var. Öğrenciyi denetleyen bir mekanizma var. Özel yurtlarda da devlet yurtları gibi kurallar mevcut. Fakat evlerde kalan öğrenciler için bu durum söz konusu değil. Burada değinilmesi gereken nokta gençlerin baskı altına alınmasıdır. Gencecik çocuğumuz olan Enes Kara’nın intiharı üzerinden konuşuluyor. Ama bu süreç yeni oluşmuş değil ve süreci bir bütün olarak değerlendirmek lazım. Eğitim sistemi içerisinde düşündüğümüzde sınav sisteminden tutunda bugüne kadar ki süreçte çocuklara boş alan bırakmıyor. Gençlerimize karşı daha anlayışlı olmamız lazım. Onları bir yarış atıymış gibi koşturmak yoruyor. Bu durum ideolojik anlamda kullanılmayacak kadar önemli ve bir bütündür. Hepsini bütün olarak ele alıp değerlendirmek gerekir. Eğer ideolojik olarak düşünürsek sorunu çözmüş olmayız. Şu anda görülmeyen belki de uyuşturucu batağına girmiş farklı yollara sapmış yüzlerce öğrenci var. Üniversite yurtlarından terör örgütlerinin kucağına düşüp dağa götürülen gençlerimiz var. Devlete, askere kurşun sıkanları da biliyoruz. Bu tip sorunların yaşanmaması ve çözümü adına bütüncül bakılması gerektiğini düşünüyorum. Baktığımızda her çocuğun gencin kendi dönemini yaşadığını görüyoruz. Benim de çocuklarım var ve ben çocuklarımı kendi istediğim gibi yetiştirmeye çalıştığımda bu olmuyor. Benim yetiştiğim dönemle çocuğumun yetiştiği döneme baktığımızda anlayışlarımız, kavrayışlarımız farklı. Buna göre değerlendirip çocukları çok sıkmamak gerekiyor. Dindar bir ailenin kurduğu baskıyla veya başka inançlara sahip bir ailenin kurduğu baskılar ters tepiyor. Baskılar nedeniyle size evde gösterdiği ve dışarıya karşı gösterdiği başka bir yüzü oluyor" ifadelerini kullandı.
“TARİKATLAR ÜLKESİ OLMAYACAĞIZ”
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Merkezi ve tüm şubelerinden ortak bir basın açıklaması geldi. Derneğin yaptığı açıklamada şunlar dendi: "Bütün ümidim gençliktedir!" diyen büyük Atatürk’ün gençliği bu çaresizliği hak etmiyor! Türkiye Cumhuriyeti tarikatlar, şeyhler ve müritler ülkesi olmayacak! Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi, 20 yaşındaki Enes Kara, 'Kendi isteği ve özgür iradesi dışında' ailesinin baskısıyla kaldığı cemaat yurdunda yaşamına son verdi. Ne acı ki Enes ilk değildi. Gençlerimizin kendilerini güvende hissetmedikleri; eğitim haklarının kısıtlandığı, barınma olanaklarının çok zorlaştığı ve en önemlisi yaşam haklarının hiçe sayıldığı bu ortamda, geleceğe dair umutları da siyasi çıkarlar, ekonomik sıkıntılar, ailevi ve toplumsal baskıyla karartılıyor. Her geçen gün kararan geleceğimiz karşısında hepimiz derin üzüntü duyduğumuzu dile getiriyoruz ancak üzgün olmak artık yeterli değil! Tarikat ve cemaat yurtları derhal kapatılmalı; sosyal devlet, çağdaş ve parasız yurtları tüm öğrencilerin kullanımına sunmalıdır. Cumhuriyet değerlerini yok sayan; çağdaş, laik ve demokratik toplum düzenini yok etmeye çalışan bu tarikat ve cemaat yapıları karşısında önce gençlerimizi ve sonra da geleceğimizi kaybediyoruz. Hekimlik gibi önemli bir mesleğin bile geleceğinin olmadığını düşündürten bu karanlık yapılara göz yumamayız. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği olarak, Büyük Atatürk’ün gençlere emanet ettiği Cumhuriyetimizi korumaya; laik, bilimsel ve ücretsiz eğitimi savunmaya, geleceğimizin güvencesi olan gençlerimizin dimdik şekilde yanlarında olmaya devam edeceğiz!"
ÖZEL YURTLAR KYK'NIN 6 KATI
MEB’in her sene yayımladığı Örgün Eğitim İstatistikleri raporlarına bakıldığında, özel yurt ve devlet yurtlarının sayısı 2021 yılında azalma gösterdi. Herkese kapılarını açmayan ve başvuru usulü sonucu kabul veren devlet yurtlarının (KYK) sayısı 2021 yılında 773 olarak açıklandı. 2020 yılında 793 olan KYK yurt sayısı bir senede 20 adet birden azaldı.
MEB’in verilerine göre, özel yurtların sayısı da azalma gösterdi. Türkiye genelinde KYK yurt sayısını nedereyse 6’ya katlayan özel yurtlar, 2020 yılında 4 bin 614 adet iken, 2021 yılında bu sayı 4 bin 406’ya geriledi. MEB verilerine göre 2016’dan bu yana yurt sayısında kayda değer bir artış yok. Devlet yurtlarının sayısı özel yurtlara göre yıllar içinde daha düşük oranda artmış durumda.
ÖĞRENCİ SAYISI ARTARKEN YURT KAPASİTESİ AZALIYOR
Yükseköğretim Kurumu’nun (YÖK) verilerine göre, Türkiye’de örgün eğitim gören üniversite öğrencisi sayısı 2021 yılı itibarıyla 3 milyon 801 bin 294’e yükseldi. YÖK’ün verilerine göre, öğrenci sayısında artış yaşayan Türkiye’de yurt kapasitelerinde de azalma meydana geldi. Öğrenci sayısı son 1 senede yüzde 3 artarken, KYK yurtlarının kapasitesi de bir önceki yıla göre yüzde 1,5’lik bir düşüş gösterdi.
KYK yurtlarının 2020 yılındaki kapasitesi 703 bin 175 iken, bu sayı 2021 yılında 695 bin 834’e geriledi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2020/21 raporundaki verilere göre Türkiye genelinde vakıf ve derneklerin toplam yurt kapasitesi 263 bin 923. Fakat bu yurtlarda 222 bin 453 yatak boş durumda gözüküyor. Öğrencilerin ve velilerin ilk tercihleri vakıf ve dernek yurtları olmuyor.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.