Sır Toprağın Altında Macera Bu Satırlarda

Okumak ne güzel iş! Oku ki sen de değiş! Hazırlayan: Y. Bekir Yurdakul

Nedim Kirtiş
Nedim Kirtiş Tüm Haberleri
+5
Haber albümü için resme tıklayın

Konuk Sözcükler/ Hakan Tokdemir

Yalnızca zaman çıkarır sırrı ortaya!/ Ay güneşin önüne durduğunda,/ gün ortası gece olduğunda,/ üç kere kapıya vurur Horr,/ zamanın yolu açığa çıktığında…” dizeleriyle gizemli bir biçimde başlıyor, İzmir’de yaşamını sürdüren Tufan Çapar’ın Sadık Uygun Yayınları’ndan yayımlanan son romanı “Toprağın Altındaki Sır”.

Çapar imzası taşıyan tüm yapıtlara gözü kapalı güvenip merakla hemen saldıranlardanım tabiri caizse. Son yıllarda hem yetişkin hem çocuk fantastik yazınının en parlak isimlerinden olan Çapar aynı zamanda doktoralı bir eğitmen. Yetişkinlere yönelik “Tanrıların Sırrı” üçlemesiyle ilk kitabını yayımlayan Çapar, daha sonra “Yezuk’un Çocukları” serisiyle çocuklarla buluştu ki çok da iyi oldu. Serinin üç kitabını da çocuklar çok sevdi.

Yeni dünyalar yaratmakta çok başarılı olan Çapar’ın son kitabında yine mitolojik ve fantastik ögeler ustaca harmanlanmış.

Yeni keşfedilen ve yazının ilk defa kullanıldığı düşünülen tarihi Akbelnenth kentine okul gezisine giden yakın arkadaşların birinin harabeler arasında kaybolmasıyla başlayan macera kitabın son satırına kadar heyecanlı bir şekilde devam ediyor. Yazar bu kitabında da sürükleyici ve akıcı bir dille merak unsurunu sonuna dek korumayı başarmış.

Kitap 9-13 yaş aralığındaki tüm çocuklara öneriliyor ancak nitelikli çocuk yazınındaki tüm yapıtlarda olduğu gibi tüm yetişkinlerin de hem keyif alarak hem de gizemli dünyalara dalarak okuyabilecekleri bir roman “Toprağın Altındaki Sır”. Şu ana dek hiç Çapar yapıtı okumayan çocukların da bu kitapla başlayarak yazarın dünyasına dalmaları dileğiyle!

2023.

Taş

Sonuçta bütün kitaplar arkadaşlarınız için yazılır.Gabriel G. Marquez

Sözeceler/ Selçuk Oğuz

Silahla kurulan güvenlik, ölümün gölgesinde yaşamak demek oluyordu.

Unutulmayan Anlar!

Âşık Veysel, türkülerinin neredeyse müziğin hemen her türünde başka, farklı yorumlanması karşısında ne düşündüğünü soran dostlarına yine o düşünsel incelikli, paylaşımcı yaklaşımıyla şunları söyler:

Ben sütü koyuyorum ortaya... Anamın sütü gibi halkın bağrından geleni… Sütten peynir de yapılır, çökelek de yoğurt da… Sen bostanı yetiştirdin diye nasıl yeneceğini de söyleyecek değilsin ki!

Okuma Notları/ Mehmet Çoban

V. Woolf, 5 Eylül 1925’te güncesine şunları yazıyor:

Gene de Deniz Feneri’ne gayet hızlı ve havalı bir dalış yaptım -on beş günden daha kısa bir sürede kesintisiz 22 sayfa çıkardım. Hâlâ sürünmekteyim ve kolayca halsiz düşebiliyorum, ama istim üzerindeyken kitabı büyük bir iç rahatlığıyla yazıp bitirebileceğimi düşünüyorum. Düşün Dalloway’ın ilk sayfaları nasıl bir ıstırap olmuştu! Her bir kelime beynime yapışıp oradan sökercesine bir gayretle süzülüp çıkmıştı.

Woolf, güncede romanlarını, makalelerini yazarken nasıl kafa patlattığını, hastalandığını, bunaltılara düştüğünü sık sık anlatıyor. Günce yayımlanırken özellikle bunlar seçilmiş, edebiyat dışı yaşananlara çok girmemiş. Bu tercih günceyi yayına hazırlayan kocası tarafından yapılmış. Güncenin toplamı 26 ciltlenmiş defter tutuyormuş. Buna göre Türkçede yayımlanan kısım toplamın çok azını kapsıyor.

Bir Yazarın Güncesi, V. Woolf, Çeviren: Fatih Özgüven, günce, İletişim Yayınları, 2008.

Tadımlık

Kemal Gündüzalp, her birinde insan sıcağını derinden duyumsadığımız sevgi öyküleri anlatıyor. Kitaba da adını veren “Aşkın Üç Gecesi” öyküsünden tadımlık bir bölüm:

“Adı Rüya’ydı. Yaşamı da kötü bir rüya gibi geçti.

“Babası gençliğinde Beyoğlu’nun, Taksim’in kibar delikanlısıydı. 1950’li yıllarda Muzaffer Tema’ya özenir, onun kadar yakışıklı olmaya çalışırdı. Amerikan filmlerinde oynayan tüm sarışınları resmini çizecek kadar iyi bilir, neredeyse tanırdı. Eski film afişlerini çizdiği söylense de bunu doğrudan bilen kimse yok. Ölümünden önce hâlâ anımsardı. Herkesin Marilyn Monroe’yi bildiği zamanlarda o Marilyn Monroe’yle tanışmış gibi anlatırdı. O kadar içten, o kadar canlı anlatırdı ki dostları bile onun sanki Amerika’da onlarla birlikte yaşadığına inanırlardı. Zaten bunun için Marilyn Monroe demezdi, yakın arkadaşıymışçasına Marilyn derdi. Hollywood görmüş bir adam gibiydi. Beyoğlu’nun eski meyhaneleri tanıktır.”

Aşkın Üç Gecesi, Kemal Gündüzalp, öykü, Alkali Kitap, 2. basım: Eylül ‘023, s.24

Haberiniz Olsun

İzKitap yarın açılıyor

İzfaş ve SNS Fuarcılık işbirliğiyle düzenlenen “2. İzKitap-İzmir Kitap Fuarı” yarın (28 Ekim Cumartesi) kapılarını açıyor. Fuarın Onur Konuğu Birhan Keskin. İzmir’in yeni fuar alanı Fuar İzmir’de düzenlenen onlarca yayınevinin binlerce kitabıyla yer alacağı, dokuz gün boyunca 10.00-20.00 saatleri arasında açık olacak İzKitap, 5 Kasım Pazar akşamı sona erecek.

Raftaki Kitap

İzmir Radyosu 1961-1962, Nurçay Türkoğlu

( araştırma, İzmir BB Yayınları, Ekim 2023, İzmir)

Dr. Nail Türkoğlu, kurulduğu yıllarda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde stajını yaparken “Bilgi Dünyası” adlı bir konuşma programını da hazırlayıp sunar İzmir Radyosu’nda… Ancak 2000’li yıllarda gündelik yaşamın vazgeçilmezleri arasına girecek birçok teknolojik gelişmenin de konu edildiği “Bilgi Dünyası”nın bir işlevi de doğal olarak dönemin siyasal ve toplumsal yaşamına da tanıklık etmesidir. Hemen 27 Mayıs’ın sonrasında, daha TRT kurumu bile ortada yokken, radyonun özerk bir yapıya kavuşma çabaları, İzmir’de radyo yayıncılığı, radyodan basına yansıyanların yanında “Bilgi Dünyası”nın öyküsüne de Nurçay Türkoğlu’nun uzun bir çalışmayla ortaya çıkardığı yapıtta tanık oluyoruz. Şaşırtıcı ayrıntılar, ilginç anlar bekliyor sizi.

Halktan Öte, Arif Olgun Közleme

(araştırma, Duvar Yayınları, Aralık 2022, İzmir)

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Fen Ed. Fak. Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olan Arif Olgun Közleme, “Tek Parti Cumhuriyetçiliğine Sosyo-Poltik Bir Bakış” alt balığını verdiği araştırmasında okurunu; tarihsel gerçekliğe nesnel bir bakış edinmeye çağırırken cumhuriyetin kuruluş dönemini doğru anlama ve yerli yerine oturtma çabalarına da çalışmasıyla katkı sağlamaya çalışıyor. Yandaş ya da karşıt konumlanışlarla ortaya sürülen değerlendirmelerin bir sonuca varmayacağı gibi, tarihsel süreçte olup bitenleri, 100. yılda gelinen noktayı anlamaya da hizmet etmeyeceğini vurgulayan Arif Olgun Közleme’nin çalışması size de ilginç gelebilir.

Çizgilik/ Murteza Albayrak

27 Eki 2023 - 06:45 - Kültür-Sanat Haberleri


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.