Büyüdüğümüzün farkına varamadık.Her olayda büyüdük demiştik oysa büyümemişiz.
Büyüdü ğümüzün farkına varamadık.
Her olayda büyüdük demiştik oysa büyümemişiz.
Bu başka bir büyüme, bu başka bir yabancılaşmaymış.
Covid ile yaşadık gördük ve devam ediyoruz yaşamaya.
Büyüdük ve biz büyüdü ğümüzün farkına varamadık.
Sorumluluklar ımız arttı.
Yüklerimiz ço ğaldı.
*
Bencilleşmiştik, belki de düşünceli oluruz demiştim.
Büyüdük büyümesine ama yine de düşünemedik.
Lüks tüketim ile karşı karşıya olan bizler durduk.
İşte o zaman büyüdüğümüzü anladık sandım.
Yan ılmışım.
*
Ars ızlaşmıştık, açgözlü olmuştuk yetinmeyi öğrendik belki de demiştim. Ancak daha da beter olduk, saldırdık.
Doymak bilmeyen bir bencillik vard ı kapımızda. Şimdi gördük ki paylaşım en güzeliymiş.
Ancak gerçekten hala paylaşabiliyor muyuz? Çok endişeliyim bu konuda.
K ıt anlayışlarımızın değişmediği görüşündeyim.
*
Olumsuzluklar ı sindiremedik.
Her yeni yaş, her yeni oluşum aslında büyüdüğümüzü bize anlatıyormuş ama biz anlayamıyormuşuz. Bir virüs geldi çaldı kapımızı ve anlatmaya çalıştı.
Biz onca zaman büyüyememişiz demek ki.
Ya da anlayamam ışız.
Büyümek bu olsa gerek.
Anlad ık mı?
Sanmam.
*
Uzaklaştık.
Önceleri çat kap ı girdiğimiz dostlarımızın evlerine şimdilerde adım atamıyoruz.
Korkar olduk.
Çekinir olduk.
Uzaklaştık.
Dost sohbetlerine hasret kald ık. İşte büyüme size.
*
Arkadaşımızla her seferinde kavga edip tekrar barışmak bize haz verirdi.
Şimdilerde en ufak alınganlıkları arar olduk.
Koca dostluklar hiçe say ılır oldu korkudan.
Öyle dijital, ak ıllı telefon, kamera uygulamaları bir karşılıklı kahve içme keyfini yaşatabilir mi hiç insana?
O duyguyu ekranlardan geçirebilir misiniz?
*
Başımız sıkıştığında en yakın komşu kapısı çalınıyordu. Şimdi sosyal mesafe ile günler geçiyor.
Şimdilerde yeni sağlık sistemine bile uyum sağladık.
Maskelere al ışmaya çalışıyoruz da toplum olarak hazır değiliz galiba alışamıyoruz.
*
Evet, bir virüs kap ımızı çaldı.
Tembelleştik.
Baz ı kötü durumları daha da artırdı o kapımızı çalan.
Teknolojinin kolayl ığı bizi hareketsiz hale getirdi.
Obezleştirdi.
*
Akabinde en yasaks ız döneme adım attığımızda şaşırdık. Saldık kendimizi, tedbirleri hiçe saydık.
Hücum ettik sahillere.
Asl ında yeni normali anlayamadık.
*
Hayat ın farkına varamamışız.
Sonra geride b ırakılanlar bize anlattı o farkı, hayat sayısal değerler ile vurdu, başa gelmedikçe kimsenin umurunda olmadığı yitirilenler ile vurdu bizi. Derken izleri hep kalacak olan düşüncesizliklere kapı araladık.
Şu dönemlere ait o kadar çok şey var ki izleri kalacak olan.
*
Önce insan ımızın umursamazlığı.
Sayg ısızlığı.
Karantinalardan sonra soka ğa çıkanların pervasızlığı.
Soka ğa bir çıktık ayların acısını da çıkardık.
Her yer darma da ğın, her yer çöp, her yer pislik.
Her yer de ‘hiç bir şey yok’ edası.
Sorumsuzlar ın getirdiklerini sorumlu, duyarlı kişiler mi çekecek?
Ne yaz ık ki hiç bir şey öğrenememişiz.
*
Bitmedi s ınanmamız.
Şimdi en kötü şekilde dönüşümlerin kapımızı çalmaması için bilinçlenmeliyiz.
En kötü tehlike dayatmalard ır unutmayın.
Dayatmalar bask ıyı.
Bask ılar yeni düzeni.
Yeni düzen ise hangi kap ıları açar kim bilir?
Dip notlar;
Adam olmak...
İnsanmış gibi davranmakla ruhi bir derinliğe ulaşılamayacağına dair Bayezîd-i Bistamî'den şu kıssa meşhurdur:
Müritlerinden biri sorar;
"Kürkünüzden bir parça verseniz de teberrüken üzerimde taşısam!"
Bayezîd cevaben:
"Oğlum, sen adam olmazsan, Bayezîd'in kürküne değil, derisini yüzüp, içine girsen fayda vermez!" buyururlar.
İnsan olmak, adam gibi adam olmak ayrı bir meziyet...
İş adam olmakta, olabilmekte...
En iyi ben olmalıyım...
Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye:
– “Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?” diye sordu.
Öğrenci, bir süre düşündükten sonra,
– “Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum” dedi. “En iyi ben olmalıyım. ”
Öğretmen, masasından kalktı, eline bir parça tebeşir aldı ve yere 15 santimetre uzunluğunda bir çizgi çekti, kıskanç öğrenciye bakarak,
– “Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?” dedi.
Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi.
Öğretmen, yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti.
– “Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor?” diye sordu.
Öğrenci utana sıkıla,
– “Daha kısa” diyerek başını öne eğdi.
Ö ğretmen bu yanıt üzerine öğrencisine unutmaması gereken şu öğüdünü verdi:
Bilgini ve yeteneklerini art ırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir…
Zaman...
Ah be zaman.
Ne zaman bize gerçe ği fısıldayacaksın.
Bekliyoruz.
Bir gün İbn-i Haldun'a zamanı sormuşlar: ‘Bekleyince yavaşlar, Gecikince hızlanır, Üzülünce can yakar, Mutlu olunca kısalır, acı çekince bitmek bilmez, sıkılınca uzar.’ demiş.
Bekliyoruz ve yavaşlıyor.
Mutlu kal ın...
Fıkra;
Nasreddin Hoca bir köye konuk olmuş. Yatsı namazını kılmışlar. Biraz hoşbeşten sonra, yatma zamanının geldiğini hatırlatmak için:
- "Hocam, insan neden esner?" demişler.
Hoca:
- "Ya açl ıktan, ya da uykusuzluktan" demiş. Kendini zorlayıp esnedikten sonrada eklemiş! "Amma benim henüz uykum yok."
Günün sözü;
Size yol gösterilebilir fakat yaln ız yürümek zorundasınız. Şang H. Kim
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.