13 Mayıs 2014, Türkiye’nin şok yaşadığı gün.
Yıllarca unutulamayacak, Cumhuriyet tarihindeki en büyük kaza.
Avrupa ülkelerinde maden ocaklarında kazalar azalırken biz yeni bir rekora imza attık.
Soma Maden Ocağı’nda ortaya çıkan facia ve gelinen son noktanın bilançosu.
Kaybettiğimiz 301 işçimiz.
Yanma özelliğini nerdeyse bilmeyen yok bu madenin.
İddialara göre 4-5 ay öncesi başlayan mini yangın facianın başlangıcını oluşturmuş.
Betonla kapatılacağına, harç yapılarak geçiştirilmiş.
Aslında en garanti önlemin yetkililerce bilinmesi gerekiyor.
Önce yangın söndürülecek sonra da gerekli soğutma yapılana kadar madende üretim durdurulacak. Bunlar yapılmayınca, damardaki ateş sönmeyince yangın yeniden çıkmış. Yoğun duman bir anda tüm diğer galerilere ve dolayısıyla madene dolmuş. Yangın ve dumanla ortaya çıkan karbonmonoksit gazı da içerideki yüzlerce işçinin yaşamını yitirmesine yol açmış.
Yaşanan facianın özeti bu.
Sonrası sözün ve yazının bittiği yer.
Geride kalan onlarca ailenin üzüntü ve hıçkırıkları.
Analar, babalar, kardeşler, eşler ve iç yarası çocuklar.
Kahreden hikayeler ve görüntüler.
Biliyorsunuz Soma, yazılı ve görsel basında bugüne dek gündemde.
Haberler, yorumlar, köşe yazıları ve karşılıklı tartışmalar.
Kazanın iç ve dış nedenleri didik didik ediliyor.
Tünellerdeki eksikler, sensörler, toplanma ve yemek odaları, tuvaletler gibi daha pek çok iç konu detaylarıyla ve Avrupa’daki örnekleriyle şimdi masaya yatırılıyor.
Dev makineler ile kazma, kürekler, sosyal imkanlarla sosyal imkansızlıklar kıyaslanıyor.
Kurtarma sürecinde yanlışlar olduğuna dikkat çeken Nasuh Mahruki; “İlk bir saatte üst üste kritik hatalar yapılmasa 300 insanımızı kaybetmezdik. En büyük problem etkin çalışan acil durum yönetim sisteminin olmamasıydı. İşçisinden amirine herkesin böyle olağanüstü bir durum olduğunda hangi adımları atması gerektiğini bilmesi gerekir. Böyle bir prosedürden personelin haberdar olmadığı anlaşıldı” diyor.
İşletme sahibi, genel müdür, müdürler, diğer yetkililer, sendika yönetimi hatta bakanlar bile sorgulanıyor.
İşletmeden sorumlu olanların mahkemelerde yargılanmaları, sendika ve bakanlık düzeyindeki sorumluların da istifa etmeleri bekleniyor.
Ortak görüşün tepe noktasında ise taşeronluğun bitirilmesi var.
Her geçen gün yükselen tansiyon, ‘mazeretlere’ karşı tepkilerin oluşmasına neden oluyor.
Aslında, hedef suçlu yaratmak değil, sorumlu olanların kanun önünde hesap vermeleri.
Daha anlatılan, yazılan çok olay var. Yaklaşık on gündür takip ediyorsunuz.
Türk Milleti böylesi konularda her zaman olduğu gibi yine hassasiyetini sergiliyor.
Ülkenin dört bir yanından yaralar sarılmaya çalışılıyor. Özellikle geride kalan 432 çocuk için pek çok planlama yapılıyor. Soma olayından yola çıkılarak daha önceki maden kazalarından olumsuz etkilenmiş çocukların da yarınlarının güvence altına alınmasına çalışılıyor.
Her geçen gün farklı gelişmelerin gündeme geleceği kesin.
Artık, ileriye bakmak ve farklı çözümler üretmek çok önemli.
Temel sorun işsizlik
Bana göre, bu sorunların temelinde işsizlik var.
Soma’nın bölgesel yapısı belli. Çalışanların özellikleri de.
Manisa ile Akhisar’ın yamacında, İzmir’e yaklaşık 130 km mesafedeki Soma’da yaşayanların 2014 yılında daha hala madenden başka çalışabilecekleri bir seçenekleri yok.
Tek istikametleri, ‘ocak’.
Bunun adı ölümüne çalışmak. Yani, bile bile lades.
Uzun yıllar çözülemeyen istihdam sorunları, yaratılamayan yeni iş imkanları ülkemizin pek çok bölgesinde insanları çaresizliği mahkum etmektedir.
Bir televizyon programına konuk olarak katılan bir genç anlatıyor; “Bu kazada babasını kaybetmiş arkadaşım, çalışmak için şimdi dört gözle madenin açılmasını bekliyor. Bu örnek hepimiz için geçerli” diyor.
Yani, ölümle dans etmeye hazır olduklarını söylüyor.
Tedbir amaçlı kapatılamayan maden ocağı yaşanan facia nedeniyle şu an kapalı. Ancak bu kara tabloya rağmen onca insan şimdi işsiz ve televizyondaki gençten öğrendiğimiz gibi bir an önce ölüm ocağına dönmek istiyorlar.
Bu insanları kurtarmak için seçenek yaratmak gerek. İşte vurgulamak istediğim bu…
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.