Türkiye, OECD ülkeleri arasında kadına karşı şiddetin en yaygın olduğu ülke konumuna geldi. 2021'de 139 bin olan koruma talebi sayısı, 2020 yılına gelindiğinde yüzde 114 artışla 339 bin 792'ye yükseldi. 2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliğinde 133. oldu. 2016 yılında kadınların yüzde 53'ü şiddeti en önemli problem olarak görürken, 2020 yılında bu oran yüzde 66'ya yükseldi.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında konuşan İzmir’in önde gelen kadınları önemli mesajlar verdi.
Çankırı: ''Şiddet dünyanın ortak sorunu''
AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, “Kadına yönelik şiddet tüm dünya kadınlarının ortak sorunu haline gelmiştir. Haksızlık, adaletsizlik ve ayrımcılığa uğrayan her bir kadının yanında yer almak, insan olan herkesin asli görevidir. Bugüne kadar kadınların şiddet konusu başta olmak üzere her alandaki hak arama mücadelelerinde yanlarında olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Şiddeti önlemek, soruşturmak, kovuşturmak, ortadan kaldırmak kısaca doğru müdahaleyi gerçekleştirmek ancak ihtiyaca uygun tasarlanmış kurumsal yapılar ve programlarla mümkündür. Unutulmamalıdır ki kadına yönelik şiddetle mücadele aynı zamanda her biri canımızdan bir parça olan annemizin, eşimizin, kızımızın hakkını, hukukunu, onurunu korumanın da mücadelesidir. İnanıyorum ki özgüvenleri yüksek, cesur, eğitimli kadınlarımızın, ekonomiden siyasete her alanda sayılarının artması, ülkemizi daha ileri ve gelişmiş bir seviyeye taşıyacaktır”dedi.
Altıok: ''Kadınların güvencesi biz olacağız''
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü farkındalığın oluşturulması adına olumlu olsa da negatif yönü verilen pozitif mesajlarla iç rahatlatması, o günün dışında yılın kalan günlerinde bu görüşleri unutuyor sanki insanlar. Kadına şiddetin çözümsüzlüğe evirildiği, her geçen gün daha geniş kitleleri esir ettiği koşulda sadece bir gün kapsamında konuşmak bana biraz etkisiz geliyor. Keşke 25 Kasım’da verilen mesajları sonuç alıcı çalışmalara dönüştürebilsek. Keşke ülke yönetenler, toplum önderleri insanları etkileyecek kademelerdeki kişiler bir günlük mesajlar yerine verdikleri mesajların içini dolduracak adımları atsalar. Söyledikleri sözleri içselleştirerek eyleme dönüştürmek için takipçi olsalar. Biz bunları görmüyoruz. Artık ülkemizde kadına yönelik şiddet geri dönüşümü olmayan cinayetlere dönüştü, vahşet noktasında. Şiddetin insanları terbiye etmek için gündemde tutulduğu bir dönemi yaşıyoruz. İktidarın modellediği kadın profiline uymayan kadınların şiddetle sınandığı, kadınlar üzerinde baskının arttığı bir ortamdayız. Kadının toplumsal bir birey olarak kabulünü sağlanmaya yönelik başta eğitim olmak üzere çalışmalar yapılmalıdır. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin cezasızlığı önlenmelidir. Gözaltına alınmaya bile tenezzül edilmeyen katiller ve vahşiler var ortada. Bu da şiddeti teşvik ediyor. Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında kadının birey olarak tüm hakları korunacak. Eşit yaşam ve tercih hakkı yasalar güvencesinde tanımlanacak. Kadınlarımızın eşit temsilinin de takipçisi olacağız. Bu modelde kadının fırsat eşitliği ekonomik özgürlüğünü elde edeceği koşullarla sağlanacak. Kişisel tercihleri belirleyici olacak. Bunun dışında her türlü şiddet eğiliminin hukuk önünde cezalandırılması sağlanacak. Haklar tanımlı ve yasal güvence altında olacak. İstanbul Sözleşmesinde yer alan tüm koruyucu adımların uygulanması için çalışacağız. Bu sözleşmenin devamının güvencesi olacağız. Uluslararası sözleşmeler tek taraflı kişiye özel beyanlarla fesih edilemez. Sözleşmenin ve kadınların özgürlüğünün güvencesi biz olacağız” şeklinde konuştu.
Kılıç: ''Bunun adı cins kırımdır''
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, "Her geçen gün artan şiddet, taciz ve ölüm vakalarıyla birlikte daha çok üzülüyoruz daha çok öfkeleniyoruz ve daha da çok kahroluyoruz. 2021 yılının ilk 10 ayında en az 256 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bazı kesimler bu ölümleri sayılara indirgeyerek, hayatın olağan akışıymış gibi algı oluşturmaya çalışıyor. Ancak biz katledilen kadınların acısını yüreğimizde hissediyoruz. Kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz normal bir vakaymış gibi açıklanamayacak kadar artmış durumda. Bunun adına da cins kırım diyoruz" dedi.
Toplumun kadına ön yargılarla yaklaştığına dikkat çeken Kılıç, “Sokakta bir başına hem de gece yarısı asla bulunamazsın ama erkek kardeşin istediği saatte gezer tozar sorun yoktur. Vücut hatlarını belli edecek kıyafetler giyemezsin mesela çünkü kılık kıyafete dikkat etmesi gerekir kadınların. Her mesleği yapamazsın. Yakıştırmazlar! Hele ki erkeklerle aynı maaşı almayı bekleme bile ne de olsa ev geçindirmiyorsun derler. Her zaman birisinin kızı, birisinin kız kardeşi, birisinin eşisindir. Ona göre davranmak, ona göre yaşamak zorundasındır. Son 20 yıldır ise belli bir kalıba sokulmak istenen, işsizliğin bile sorumlusu olarak görülen kesimsindir aslında. Bütün bu örnekler, bu tabular yıkılmaya muhtaç birer safsatadan ibarettir. Kadınlar kendi başına bir özne olmaktan çok, toplumun geniş kesimlerinin aksine bu toplumun kendisidir. Ve kadınların dayanışmasıyla, mücadelesiyle bu zihniyetin önüne geçebiliriz" ifadelerini kullandı. DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, “İzmir’de yaşanan kadına yönelik fiziksel, cinsel her şiddeti ve istismarı kendimize yapılmış olarak sayıyoruz. Bu yüzden İzmir’deki her mağdur kadının yanında olmayı kendimize görev biliyoruz. Kadınlarımıza vermiş olduğumuz destekten aldığımız cesaretle İzmir’in kadınlarının sahipsiz olmadığını hep birlikte haykırıyoruz. Yalnızca kadına yönelik şiddeti engelleme noktasında değil, kadının toplumsal cinsiyetteki yerini sağlamlaştırmak, bağnaz ve tek tipçi kadın fikirlerine karşı durmak için adımlar atıyoruz. Bu açıdan DEVA Partili İzmirli kadınlar olarak sokağa attığımız her adımda İstanbul Sözleşmesi için imza topluyoruz. “ Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak diyenlere inat kahkaha atmaya devam edeceğiz”şeklinde konuştu.
Onbaşıoğlu: ''Kırıntıları değil, tüm yaşamı istiyoruz''
CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı İpek Onbaşıoğlu, kadınlara yönelik eril şiddetin arttığını ifade ederken, "Katiller sokakta gezerken kadınların hayatları gördükleri her türden şiddetin etkisiyle daralıyor, yaşam alanları kısıtlanıyor" dedi. Onbaşıoğlu, "On yıllardır verdiğimiz mücadelelerin kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi, bir tek adamın imzasıyla ortadan kaldırılmak isteniyor. İktidar, çıkardığı her kararla ya kadınları ikinci plana atıyor ya da potansiyel hedef haline getiriyor. Ekonomik ve siyasal kriz derinleştikçe, toplumsal koşullar sertleşiyor; eşitsizlikler kadınları daha ağır şartlarda yaşam mücadelesi vermeye mecbur bırakıyor. Ama biz ne artan eril şiddeti, ne şiddeti mazur gören tek adamcı iktidarı ve onun eril yargısını ne de toplumsal krizin kadınlara yüklediği ağır faturayı kabul ediyoruz. Biz, ülkemizdeki toplumsal huzur ve barışın teminatı olan kadınlar olarak, eşitlik ve özgürlük istiyoruz. Tüm toplumsal kesimler için eşit, özgür ve insanca bir yaşam için 25 Kasım’da da bir adım öne çıkıyoruz. Eril iktidarların bize bahşetmeye kalktığı kırıntıları değil; bütün yaşamı istiyoruz; herkes için eşit, özgür ve insanca bir yaşamı hep birlikte kuracağız" ifadelerini kullandı.
Özöktem, “Kadınlar katledilmeleriyle değil başarıları ile anılsın”
İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Serap Özöktem, “Keşke kadınların başarıları ile anılsa, şiddet ile değil. Özellikle ülkemizde pandemiden dolayı yükselen bir kadına şiddet var. Rakamlarla bunu ifade etmek bizi çok üzüyor. Her geçen gün şiddete maruz kalan, katledilen kadınların sayısı artıyor. Umarım bir kadın genel başkanın iktidarında Türkiye’de kadına verilen hakkın yerini bulacağını düşünüyoruz. Kadınlar katledilmeleriyle değil, başarıları ile anılsın. Bunu yapabilecek inanç bütün kadınlarda var. Ülkesinde rahatça gezebilecek rahatça nefes alabilecek günler istiyoruz. Biz bunun için elimizden geleni yapacağız” diye konuştu.
Özçınar, “Şiddetin olduğu bir yerde verim alınamaz”
Kiraz Belediye Başkanı Saliha Özçınar, “Öncelikle böyle bir kulvarda bize de yer verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Kadın olmak aslında zordur; ama her alanda güzeldir. Ayaklarının üzerinde durabilen kadın olmak ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Kadın ve şiddet kelimelerinin yan yana bile gelmesi bizler açısından çok üzücü bir durum. Bu anlamda devletimizin ve hükümetimizin atmış olduğu birçok adımlar var, bunları destekliyoruz. Sadece kadına değil hayvana, şahıs bazında herhangi bir kişiye şiddete karşıyız. Şiddetin olduğu bir yerde asla verim alınamaz, toplumsal olarak düzen de sağlanamaz. Şiddete karşı kim varsa her zaman yanında olduk yanında olmaya da devam edeceğiz” görüşlerini aktardı.
Serter: Birlikte mücadele edeceğiz, haklarımıza sahip çıkacağız
Kadına şiddetle mücadeleyi toplumun tüm katmanlarının yapması gerektiğine dikkat çeken kanaat önderleri eğitim, sağlık, iş hayatı ve yasalar önünde eşitlik sağlanmasını istedi. Girişimci İş Kadınları Federasyonu Başkanı Huriye Serter, kadına yönelik şiddetin giderek arttığını ifade ederek, "Biz İstanbul sözleşmesinin uygulanması için çaba gösterirken, onu da kaldırarak şiddeti iyice körüklüyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitliği uçurumunun giderek artması ve buna yasalarla da karşı koyamamamız şiddetin artmasındaki en büyük etken. Bütüncül politikaların olması ve uygulanması gerekiyor. Geleneksel rollerdeki kadının ikincilleştirilmesi, görsel medyada kadın bedeni üzerinden yapılan haberler, kadınların eğitimsiz bırakılması, karar mekanizmalarında erkek egemen bakış açısının olması ve yasalarımızın uygulanmaması maalesef dünya ekonomik raporunun cinsiyet eşitliği endeksinde bizi 153 ülke arasında 130'uncu sırada olmamız gerçeği ile karşı karşıta bırakıyor. Bizden sonra dünyanın en gelişmemiş ülkeleri yer alıyor" dedi.
Serter: ''Kadın Bakanlığı kurulmalı''
Kadınların sadece eşinden şiddet görmediğini söyleyen Serter, "Kadın sadece eşinden değil babasından, erkek kardeşinden, erkek arkadaşından da şiddet görüyor. Bunun için aslında bütün toplumun dönüştürülmesi ve eğitilmesi gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece ailede öğrenilecek bir durum olmaktan çıkarılıp okullarda ders olarak uygulanmalı. Çünkü ailede çocuğun gördüğü doğru rol modeller olmayabiliyor. Bunun da bir devlet politikası haline getirilip, bir an önce kız ve erkek çocukları küçük yaştan itibaren bu konuda eğitilmelidir" diye konuştu. Şiddet konusunda kolluk kuvvetlerine de çok iş düştüğünü belirten Serter, "Çünkü kadının şiddet gördüğünde ilk başvurduğu yer kolluk güçleridir. Onların da bu durumda ne yapacağını bilmesi çok önemli. İstanbul Sözleşmesi'ne bir an önce geri dönülmeli ve uygulanmaya başlanmalıdır. Ayrıca, bütün bu sorunların muhattabı bir kadın bakanlığının acilen kurulması gereklidir. Cinsler arası eşitsizlik devletin uygulayacağı bir strateji dahilinde toplumun her kesiminin birlikte başarabileceği bir vizyondur. Bunu görmek istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Öğütcen: ''Ne hakkımızdan ne hayatımızdan!''
İzmir Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Nevin Öğütcen, “Kadına yönelik şiddetin münferit değil politik olduğunu biliyoruz! Şiddetin önlenmesi için iktidarların alması gereken sorumluluğun farkındayız! Biz kadınlar her gün daha fazla tehdit altında, her gün daha tedirgin yaşamaya çalışırken bizleri koruyan mekanizmalara göz dikenlerin amacını biliyoruz! Kadınlar şiddet karşısında yalnızlaşmayacak, boyun eğip ‘kader’ diyerek şiddeti kabullenmeyecek, kendine dayatılan hayatla yetinmeyecek. Biz kadınlar ne İstanbul Sözleşmesinden, ne haklarımızdan ne de hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz. Ve yine biliyoruz ki eşit, özgür ve şiddetsiz bir yaşam ancak kadınların dayanışması ve örgütlü mücadelesiyle mümkün. İşşizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe, gericiliğe, tacize , tecavüze, şiddete, katliamlara ve savaşlara karşı birlikte mücadele edeceğiz”dedi.
Çalkaya: ''Eğitim müfredatına alınmalı''
Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya, "Biz kadınlar için 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü; her gün onlarca kadının şiddet gördüğü, her gün en az bir kadının öldürüldüğü veya yaralandığı bir coğrafyada çok daha güç. Kadınlar olarak, ekonomik, fiziksel, cinsel ve sosyal çeşitlilikle yapılan bu zorbalığın önüne geçmek için mücadele ediyoruz. Gelişmiş toplumlarda daha az görülen bu şiddetin önüne geçmek için devlet otoritesi ile alınması gereken tedbirlerin bir an önce alınması gerekiyor. Bunun ilk adımı olarak iptal edilen İstanbul Sözleşmesinin tekrar ve etkili bir şekilde yürürlüğe alınması gerekiyor. Biz kadınlar olarak her gün bir kadının öldürüldüğü ülkemizde bu yapılanın yanlış olduğunu defalarca dile getirmiştik. Şimdi daha çok kadın şiddete maruz kalmadan İstanbul Sözleşmesi etkili bir şekilde uygulanmalıdır" dedi. Bir diğer acil yapılması gereken çalışmanın ise eğitim alanında olması gerektiğini söyleyen Çalkaya, "Cinsiyet farklarının kişisel üstünlük veya zayıflık olmadığı bir an önce ilkokul müfredatlarına eklenerek çocuklara bu konuda ciddi bir eğitim verilmelidir. Bir diğer konu ise, hukuk sisteminde var olan cezaların caydırıcı bir şekilde uygulanması olmalıdır. Kadına veya başka bir canlıya zarar veren kişiler bunun karşılığında ciddi bir ceza alacağını bilmeliler. Bunun için adalet sisteminin adil bir şekilde tesis edilmesi gerekiyor" açıklamalarında bulundu. Balçova Belediyesi olarak kadına yönelik şiddet konusunda önemli çalışmalara yaptıklarını söyleyen Başkan Çalkaya, "Özellikle Semt evlerimiz ve Kadın Kooperatifimiz aracılığıyla kadınların ekonomik ve sosyal açıdan gelişimlerine destek olduk. Bazı istisnalar olsa da bu iki alanda güçlü olan kadınlar şiddete karşı taviz vermiyor. Bunun dışında Kadın Danışma Merkezimiz aracılığıyla da kadınlara destek oluyoruz" dedi.
İlkay Girgin Erdoğan: ''Hukuk sistemi yeniden reorganize edilmeli''
Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan ise ülkenin kara bir yazgısı olan kadına karşı şiddet konusunda bünyesinde eğitim devrimini de içeren çok boyutlu bir mücadele gerektirdiğini söyledi. Erdoğan, "Toplumsal bilinç düzeyimizi de destekleyecek bu mücadelede, toplumun her kesiminin ve her kişisinin etkin olması kuşkusuz önemli. Ancak bir hukukçu olarak ifade etmem gerekirse; tüm bunlardan daha önemlisi, ülkemizin 2011 yılında imza attığı, tam on sene sonra da tüm dünyayı şaşırtarak imzasını geri çektiği İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyması gerektiğidir. Ne mutlu ki bizlere, Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu CHP iktidarında ilk yapılacak işler listesinde İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koymak olduğunu ifade etmiştir. Türk hukuk sisteminin bu konuda tepeden tırnağa yeniden reorganize edilmesi gerektiğini de ifade etmek gerekir. Kadına şiddet içerikli davalara mutlaka özel yetkili mahkemeler bakmalı ve Yargıtay’da ayrı bir ceza dairesi içerisinde bu davaların temyiz aşaması görülmelidir. Kadınlarımıza yönelen her türlü şiddeti kınıyor, toplumsal yaşamın her alanında kadınlarımızın daha fazla söz ve karar sahibi olmasını dilerim. Bunu mutlaka başaracağız!" ifadelerini kullandı.
Sengel: ''Kadınların özgürlüğü siyaset üstü bir konu''
Şiddet ve cinsiyet eşitsizliği sürerken eşitlik ve özgürlük yönündeki kazanımların umutlarını arttırdığına vurgu yapan Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, “İktidarların, kadınların varlığını dışlayan veya görmezden gelen kararları, toplumdaki eşitsizlikleri ve kadına yönelik her türden şiddeti artırdığını dile getiren Sengel, "Yerel yönetimlerin ortaya koyduğu kadın dostu eşitlikçi vizyon ve irade çok büyük önem taşıyor. Acil Yardım Hattı’ndan kadınların eşit sosyal ve ekonomik koşullara kavuşmasını sağlayan hizmetlere kadar her adım, kentlerimizden tüm ülkeye yayılan eşitlik ve özgürlük umudunu çoğaltıyor. Bu noktada kadınların öncülüğünde sürdürülen eşitlik mücadelesinin zafere ulaşacağı güne kadar, hiçbir siyasi farklılık gözetmeksizin her bir yurttaşımızın bu mücadeleye omuz vermesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Kadınların şiddet ve eşitsizliklere karşı verdiği her çaba ve atılan her adım tüm toplumca desteklenmelidir, çünkü toplumsal huzur ve barışın sağlanabilmesi, kadınların eşitliğinden ve özgürlüğünden geçmektedir. Kadınların eşitliği ve özgürlüğü, siyaset üstü bir konudur" dedi.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.