Cincibir

Yine yıl 1341 muharririniz Punta muhitinde Fransız hastanesinde cerrah.

Bir dahiliye uzmanı meslektaşımın isteği ile Mahmut Esat Bozkurt caddesinde bir eve viziteye gittim. Malum yıkılası hanede evlad ü iyal ekmek bekler bir de ne göreyim, 94 yaşında dimağı pırıl pırıl Musevi bir madam. Adet vechi ile tebabet icabını yerine getirip sohbete başladık. Bir kahve uzun yıllar sürecek bir arkadaşlığın temelini attı. Kahve içerken gözüm televizyona kaydı madam İngilizce scrable programı izliyordu. Sohbette 20 yıl kadar Amerika’da oğlu ile muhasebecilik yaptığını, İngilizcesinin yeterli olduğunu anlattı. Daha sonraları İzmir İtalyan Ortaokulunu ikinci umumi harp öncesi bitirişini. Şaşırmayın her sabah Duçe’ye ant içerek derslere başladığını, İtalyancasının da yeterli olduğunu, Ladino nedeniyle İspanyolcasının aldığı ek derslerle idare eder dediği, Fransızcasını Amerika’da, gayret ettiği İbranicesini anlattı. Bunlar tabii şaşırtıcı ama madam Stamiyi revolüsyoner yapan asıl şey yaşam tarzı idi. Amerika’da yaşadığı yıllar Filistin sorunundan çok etkilendiğini, eve eskileri bilecek Kıbrıs Şehitleri caddesindeki TÖMER dershanesinde Türkçe öğrenmeye çalışan Filistinli bir genci pansiyoner alıp, onunla aynı evde yaşamayı tecrübe etmesi, bunu anlatırken elleri ayakları ne kadar da bize benziyordu diye şaşkınlığını farklı bir deyimle anlatmıştı.

Gelelim mevzumuza, Steinback’in Gazap Üzümleri'ni ilk gençliğimde okurken mütercim sağ olsun iki sayfada bir zencefil birası içirirdi kahramanlara. Çok merak etmiştim yıllar sonra İzmir tarihinin son dönemini anlatan Prof. Erkan Serçe'nin bir seçkisinde cincibir fabrikası sayısını görünce jeton tıkladı, ben de bir şey satıcam ya, madam Stami'ye cincibiri biliyor musunuz deyince kafasını kaldırdı, az düşününce yüzü aydınlandı, aaaa hiç düşünmemiştim ne güzel ginger beer diye şıppadak çıkardı çocuk gibi sevindi. Üzücü şeyler de konuştuk ikinci umumi harbin milliyetçilik günlerinden. Madam bir kaç yıl önce vefat etmiş öğrendim, babasının üniformalı resmini gördüm. İzmir polisinde komiser imiş. İnşallah yattığı yerden bizlere gülüyordur, nur içinde yatsın, yattığınca dinlensin.

Sözün özü elma kimlerin başına düşmedi Newton’dan önce. Tebabette eğitim vaka görmekle, insan tanımakla, muhabbet ile yaklaşmakla lakin hiç bitmez.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Dr. Kadir Devrim Demirel - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.



Anket AK Parti'nin Kütahya Belediye Başkan Adayı Kim Olmalı?
Tüm anketler