Türkiye Cumhuriyetinin 100’üncü yılını coşkuyla kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde Filistin’de İsrail’in katliam ve soykırımının yaşanması bizi derinden etkiliyor. Katliamları ve soykırımı lanetliyoruz.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına ulaşmasının sevincini yaşarken daha nice 100 yıllara ulaşması ve temel ilkeleri ışığında ilerlemesi için elbette ki bir değerlendirmesini de yapmalıyız.
Şu günlerde kamuoyunda gördüğüm kadarıyla ikili bir değerlendirme var; Cumhuriyetimizi korumak mı, daha ileri götürmek mi? konusu kafaları kurcalıyor.
Elbette ki ilk tercih Cumhuriyeti daha ileri götürmek ama Cumhuriyet değerlerinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını görenler ilk önceliği bunları korumaya veriyor.
Herkesin Cumhuriyeti farklı mı? Yani Cumhuriyet anlayışımız farklı mı, benim cumhuriyetim, senin cumhuriyetin var mı?
Cumhuriyet bugüne kadar nasıl ve nerelerden evrilerek geldi?
Cumhuriyet ve demokrasi iç içe mi?
Bu soruların yanıtı için Cumhuriyetin kuruluş yıllarına gitmek gerek. Bilindiği gibi o yıllar dünyada krallığın, çarlığın, padişahlığın, şahlığın birer birer yıkılma dönemiydi. Osmanlı İmparatorluğu da çağın gelişmesinden payını aldı ve çağa ayak uyduramayınca, kendi iç dönüşümünü yapamayınca, bir de emperyalizmin kıskacına girince parçalanmak ve tarih sahnesinden silinmek zorunda kaldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında dünyada savaşa karşı halklar arasında çok büyük bir dalga yükseldi, buna sosyal talepler de, örneğin topraksız köylüye toprak ve üretenlerin yönetici olması gibi istemler eklenince Çarlık Rusya’sında Sosyalist devrim oldu, Çar gitti Sovyet yönetimi geldi. Bu dalga dalga yayıldı ve Anadolu’ya da sirayet etti. Anadolu’da emperyalizmin işgaline karşı tam bağımsızlık ateşi yakıldı. Osmanlının son dönemlerinde Avrupa’ya gidip eğitim görenler, bir aydın hareketi oluşturdular, 1789 Fransız Devriminin sloganları olan özgürlük, eşitlik, kardeşlik sloganları bizde de yankı buldu. Vatan şairi Namık Kemal’in doğduğu kent olan Tekirdağ’da Namık Kemal anısına anıtlarda hala bu sloganlar yazılıdır.
Osmanlı İmparatorluğunun son dönemine damga vuran İttihat ve Terakki hareketi Anadolu’daki ve dünyadaki bu dönüşümü okuyamadı ve bütün bunlardan ayrı bir hareket gelişti. Bu hareket Mustafa Kemal ve arkadaşlarının İttihat ve Terakki hareketi dışında geliştirdikleri bir tam bağımsızlık yolu idi. Hatta Erzurum Kongresinde delegeler bu konuda yemin ettiler; vatan ve milletten başka hiçbir siyasi parti ile bağları olmadığı ve İttihat ve Terakkiyi ihya etmeyeceklerine dair yemin ettiler.
Bu yemin o günlerden bu günlere geldi ve Türkiye Cumhuriyetinin ana iskeletini oluşturdu. Bu nedenledir ki çok partili parlamenter sisteme çok sancılı geçildi. Bu nedenledir ki bugün dahi Cumhuriyetin rejim olarak, yönetim biçimi olarak nereye evrileceği çok sıcak şekilde tartışılıyor. Cumhuriyeti, Anadolu Aydınlanmasının, emperyalizme karşı Anadolu İhtilalinin bir taçlanması olarak görüyorsak, Cumhuriyeti kuranların ilkelerini, başta tam bağımsızlığı içselleştirmemiz gerekir. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlamaya hazırlandığımız günlerde başta Ortadoğu coğrafyasında emperyalizmin bizi çekmeye çalıştığı bataklığa ve oyunlara gelmememiz lazımdır. Dünyayı kan gölüne çeviren İkinci Dünya Savaşına girmeyerek insanlık adına umut olan Türkiye şimdi de bize ait olmayan savaş programlarının bir parçasına dönüşmeden kendi tam bağımsız çizgisini sürdürerek Cumhuriyetin kurucularının anılarına saygısını gösterebilir.
Cumhuriyet bir fazilettir, erdemdir. Halk Cumhuriyeti benimsemiştir. Farklı inanç, siyasi düşünce vs. sahip kişiler ve gruplar dahi bu ortak Cumhuriyet şemsiyesi altında olduklarının bilincinde kendi siyasi görüşlerini Cumhuriyete empoze etmeye çalışmaktadırlar.
Değişmeyen tek şey değişimdir, düsturundan hareketle Cumhuriyetimizin temel kuruluş ilkelerini koruyarak daha ileriye evrilmesi kaçınılmazdır. Aslında daha ileri kavramı da çok muğlak değildir, elele vermek, bu vatanda yaşayan herkesin hiçbir ayrım yapmadan özgürlük, onur, eşitlik, kardeşlik temelinde bir arada olduğunu savunmak şu an en çok ihtiyaç duyduğumuzdur. Hamasi sloganlar yerine içi doldurulmuş temel ihtiyaçlara cevap veren sloganlar Cumhuriyete daha çok yakışır. Umarım bu yüzyılımız geçmişte yaşadığımız sığ tartışmaların aşıldığı, coğrafyamıza ve dünyaya umutla bakabildiğimiz bir yüzyıl olur. İmparatorluklar her bin yılda büyük kutlamalar yaparak simgeler oluştururlarmış. İstanbul’da Yerebatan sarnıcının girişinde Milenyum taşı bulunur. 100’üncü yılımız için de bir anıt simgemiz olmasını isterdim.
Cumhuriyetimizin anayasamızda yazdığı gibi laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olma özelliğini koruyarak, ekonomik tam bağımsızlığını kazanarak yoluna devam etmesi hepimizin dileği. Cumhuriyetin temel ilkelerini korumak ile geliştirmek konusunda halkın iç istencinin gücü belirleyici olacaktır. Aslında Cumhuriyet yazıları ve değerlendirmeleri bir köşe yazısına sığmayacak kadar yoğundur ve devamını getirmek gerektir.
Yaşasın Türkiye Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı!
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.