ABD bizi sevmiyor mu?

Başlık sizi fazla şaşırtmasın. Konumuz ABD’den almaya çalıştığımız yeni nesil F-16 savaş uçaklarının akıbeti.


Aslında konuyu tam anlamıyla anlatabilmek için, biraz geriye gitmek gerekiyor. 1991 Körfez Savaşı, 2003 Irak Savaşı ve nihayet 2011’den bu yana devam eden Suriye’deki iç karışıklıklar, Türkiye’nin savunmasının ne kadar kritik ve bir o kadar da zor olduğunu gösterdi. Irak savaşı esnasında köy ve kasabalarımıza düşen Scud füzelerini hatırlıyor musunuz?


İşte bu nedenle Türkiye hava savunma sistemini güçlendirmek, arada hiç bir boşluk kalmaksızın tüm ülkeyi kapsayan bir savunma şemsiyesi kurmak zorunda olduğunu biliyordu. İlk etapta NATO müttefiklerimizden destek istedik. Bu destek ABD, Almanya, Hollanda ve İspanya silahlı kuvvetlerinden Patriot ve SAMP-T bataryalarının ülkenin farklı bölgelerine konuşlandırılmasıyla geldi. Ancak, Türkiye Suriye’de PYD/YPG güçlerine karşı bir operasyon düzenleyince, İspanya dışındaki ülkeler verdikleri hava savunma sistemlerini geri aldılar.


Tabii, Türkiye’nin hava savunma ihtiyacı taşıma suyla döndürülecek bir iş değil. Kendi sistemlerimizi geliştirmemiz ve kullanmamız kritik önemde. Bu gerçekleşinceye kadar geçen zaman için, ABD’den Patriot sistemlerini satın almak için başvurduk. Bu başvurumuza ABD Kongresi gereken onayı vermedi, biz de “bu sistem zaten bizim şartlarımızı karşılamıyordu ki” diyerek alımdan vazgeçtik. 2013 yılında yapılan bir ihalede, önce bir Çin firmasının 3,4 milyar dolarlık teklifi ile kazandığı ilan edildi. Tabii bu işe hemen sevgili ittifak dostlarımız ABD ve NATO şiddetle karşı çıktı. Nihayetinde ihale iptal edildi.


Süreç işlerken, 2017 yılı sonlarında Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri almak için anlaştığı açıklandı. Bir anda ortalık yine karıştı. Aynı itirazlar aynı ülkelerden yükseldi, ancak bu kez Türkiye geri adım atmadı. 2019 yılında S-400 bataryaları teslim edildi. Ancak bu bataryaların henüz aktif hale getirilmediğini biliyoruz.


İşte tam bu aşamada, ABD’nin platin saçlı başkanı Donald Trump Türkiye’yi üretici ortağı olduğu ve milyarlarca dolar yatırım yaptığı F-35 yeni nesil müşterek savaş uçağı programından ‘attı’. Teslim edilen ilk iki F-35’in Türkiye’ye gitmesine izin veilmedi, 100 kadar F-35 alımı için yapılan anlaşma da iptal edildi.


Geldik F-16’lara. S-400’lerin bu konuyla ne ilgisi var demeyin. F-35 uçakları Türk Hava Kuvvetlerinin harekat kabiliyetini çok daha yukarılara çekecek kabiliyete sahip. Filolarımızın bel kemiğini oluşturan F-16 Savaşan Şahin’lerin yaşları da artık kemale erdi, neredeyse 35 yıldır uçuyorlar. Biz de bu uçakları F-35’lerle değiştirip vurucu gücümüzü daha da arttırmanın hesaplarını yaparken, F-35 projesi bizim için hayal oluverdi. Bu aşamada, savaş uçağı filolarımızı yenileme ihtiyacı ortadayken mecburen tekrar ABD’nin kapısını çaldık. F-35’lerimizi elimizden aldınız, bari bize yeni nesil F-16 verin dedik. Üstüne 80 adet uçağımızı da modernize edin, biz de size 20 milyar dolar verelim dedik.


ABD yönetimi, Kongre’de bu işle ilgilenenler çok heyecanlandı, sevindi. Ama sandığınız nedenle değil. Türkiye’nin savaş gücünü arttıracakları için değil, ellerine geçen kozu nasıl değerlendireceklerini bildikleri için…


Bu arada, biz F-16’ların peşine düşmüşken, iki İskandinav ülkesi Finlandiya ve İsveç de kendi savunmalarının derdine düşmüştü. Rusya’nın aniden Ukrayna’yı işgali ve devam eden savaş, her iki ülke için çok temel bir güvenlik sorunuydu. Dolayısıyla kendilerini bir an önce NATO kalkanının ardına atmak için başvuruda bulundular. Türkiye ve Macaristan dışında diğer tüm üye ülkeler Finlandiya ve İsveç’e sıcak bir “hoşgeldin” dediler. Türkiye ise üyeliklerin onaylanması sürecine taş koydu. Nedeni belli, bölücü örgüt yönetici ve mensuplarının bu ülkelerde istedikleri gibi propaganda ve eylem yapabilmeleri. Fİnlandiya bu vetodan çabuk kurtuldu, Nisan 2023 ayında üyeliği gerçekleşti. Ancak, İsveç’in üyeliği önünde Türkiye’nin vetosu hala duruyor. Onay protokolü TBMM’de ancak ne zaman onaylanacağı belli değil.


İşte bu aşamada, ABD yönetimi Türkiye’ye karşı önemli bir koz elde ettiğini düşünerek pazarlık kapısını araladı. Bizden istenen, öncelikle ve kesinlikle S-400’lerden bir şekilde kurtulmamız ve İsveç’in NATO üyeliğini daha fazla engellemememiz. Yoksa F-16’ları da unutun diyorlar.


Bir ara, Türkiye’nin Avrupa yapımı Eurofighter Typhoon tipi uçakları alternatif olarak değerlendirdiği haberleri çıktı. Orada da başka bir yakın dostumuza çarptık. Bu uçakları üreten Avrupalı konsorsiyumun büyük ortağı Almanya’nın Türkiye’ye böyle bir uçak satışına onay vermesi bana kalırsa çok uzak bir ihtimal olarak görünüyor.


ABD Kongresi’ne sunulan bir analizde, Türkiye’nin ABD ve Avrupa’dan istediği savaş uçaklarını alamadığı takdirde yüzünü Rusya ya da Çin’e dönebileceği uyarısı yapılıyor. Kısacası, “S-400’leri aldıkları gibi gidip Rusya’dan Su- ya da Mig tipi savaş uçakları alabilirler, aklınızı başınıza alın, öyle karar verin” mesajı var raporda.


Evet, ABD bizi neden sevmiyor? Neden biz bütün gücümüzle bölgede dururken, terör örgütünün uzantısı olan PYD/YPG ile iş tutuyor? Neden Yunanistan’a 40 adet gıcır gıcır F-35 veriyor da, bizi parasını dahi ödediğimiz F-35’lerden mahrum ediyor? Hayatında belki de Türkiye’yi hiç görmemiş senatörler, temsilciler meclisi üyeleri, kerameti kendinden menkul siyasi analistler Türkiye hakkında artık kabak tadı veren basmakalıp yorumları neden sürdürüyorlar?


Hocam, seninkisi de soru mu? Cevabını 100 yıldan fazla bir zaman önce İngiliz Başbakanı Lord Palmerson vermiş zaten: ”İngiltere’nin ebedi dost ve düşmanları yoktur, değişmez çıkarları vardır” demiş adam, daha ne desin? Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini algılayabilecek kapasite ne arasın bu arkadaşlarda.


Bu yazı biraz uzun oldu, ancak konuyu çok daha ayrıntılı yazmak gerekliliğini de her daim hissetmekteyim. Umarım bir pencere açmayı başarmışımdır.


Sağlıkla kalınız…


Konu hakkındaki araştırmaları, verileri, yazım konusundaki yardımı ve bilgi paylaşımı için “Mehmet Demir” abime teşekkür ederim. 

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Yiğit Aksüt - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.