Benim yolum, Cumhuriyetin yolu

Cumhuriyet nedir?

100 yıllık bir mücadeledir Cumhuriyet…

Hasta adam bir devletin ezdiği, halkının yokluk, yoksulluk içerisindeki yaşamından kurtuluş mücadelesidir.

Özgürlüktür, bağımsızlıktır, çağdaşlıktır, barıştır…

Cumhuriyet yaşamdır, bu ülkedeki herkesin dününden bugüne yaşadıkları ile geleceğinin kararlı mücadelesidir.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “geldikleri gibi giderler” sözünün inancı ve kararlılığı ile başlattığı kurtuluş mücadelesinde 100 yıl önce bugün “Efendiler yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz” sözünün açtığı çağdaş, aydınlık bir ülkenin yoludur.

Yorgun, yoksul, savaştan çıkmış bir halk, eğitim, sağlık, güvenlik yok, sanayi, tarım, ekonomi, ticaret, teknoloji yok… Eğitimli, yetişmiş insan gücü yok, para yok... Bütün bu yokluklar içerisinde yürütülen mücadelenin Cumhuriyetimizin 10. yılında “az zamanda çok ve büyük işler yaptık”, sözü ile Genç Cumhuriyetimiz ayağa kalkmış, az zamanda yapılan işler ile hakettiği kararlı yolculuğudur.

Cumhuriyetin 10. yılında; “Fakat yaptıklarımızı asla yeterli görmeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak zorunda ve kararlılığındayız. Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve en uygar memleketlerin seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş rahatlık, araç ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkaracağız.” demişti Mustafa Kemal Atatürk.

Bugün 100. yılındayız…

100 yıllık yolculuğumuzu büyük bir coşku ve hedeflere yaklaşmanın heyecanı ve gururu ile “KUTLAYABİLİYOR MUYUZ?” Bu soruyu kendimize sormanın günü bugün.

Kurtuluştan kuruluşa bağımsız, çağdaş, aydınlık bir ülkenin özlemi ve hayalinin 100. yılında kazandıklarımız, kaybettiklerimiz, unuttuklarımız, ödediğimiz bedeller ile Cumhuriyeti, kazanımları, mücadeleyi, sebeplerini ve sonuçlarını tekrar hatırlamaya dünden daha çok ihtiyacımız olduğu günlerde karşılıyoruz 100. yılı..

Büyük bedellerle uğruna binlerce canın verildiği vatan topraklarında 100 yıl sonra bugün topraklarımızı, suyumuzu, yaşamımızı korumak için mücadele devam ediyor...

Ezilen, yoksullaşan, cahil, muhtaç bırakılan halkımızı 100 yıl sonra bugün yine yoksul, yoksun, muhtaç bırakanlara karşı mücadele devam ediyor

“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir fendir, ilim ve fenden başka yol gösterici aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir” sözünden bugüne 100 yıl sonra bilimi, çağdaşlığı yok sayan, cehaleti büyüten bir anlayışa karşı mücadele devam ediyor

“Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözünden bugüne 100 yıl sonra; bugün öğretmenleri yok sayan, okullara öğretmen atamayan, öğretmenleri işsiz, aşsız, geleceksiz bırakan, eğitimi, okulları, çocuklarımızı manevi danışmanlara teslim eden anlayışa karşı mücadele devam ediyor.

***

“Benim bütün ümidim gençliktedir”. “Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.” sözünden bugüne 100 yıl sonra Gençlerin geleceğini çalan, özgürlüğü, eğitim, barınma, beslenme, gelecek haklarını elinden alan, gençlerin canına kıyan anlayışa karşı mücadele devam ediyor.

“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.” “Kadınları geride bırakan toplum geride kalmaya mahkumdur” sözünden bugüne 100. yıl sonra; kadını yok sayan, şiddeti, tacizi affeden, kadının haklarını elinden almaya çalışan anlayışa karşı mücadele devam ediyor.

“Her fabrika bir kaledir” sözü ile üretim için, istihdam için, kendi kendine yetmek için fabrikaların kurulduğu günden 100 yıl sonra bugün fabrikaların satıldığı, sanayinin, üretimin istihdamın, kalkınmanın içinin boşaltıldığı, toplumun değil birilerinin yararına yönlendirildiği anlayışa karşı mücadele sürüyor.

“Milli ekonominin temeli tarımdır” “Köylü milletin efendisidir” sözünden bugüne 100 yıl sonra tarımı yok eden, köylüyü, çiftçiyi muhtaç köle yapan anlayışa karşı mücadele sürüyor.

Cumhuriyetin kurucu ilkelerine, devrimlerine, temel değerlerine karşı yapılan müdahalelere karşı mücadele sürüyor.

100 yıllık yolumuzda bugün kurucu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ve Cumhuriyetin temel değerlerini, yolumuzu korumak zorunda olduğumuz bir karanlıkla mücadele ediyoruz.

***

Cumhuriyet nedir? Cumhuriyet bizim daima sahip çıkacağımız, sürdüreceğimiz yolumuzdur.

Bu yol; sarayları, saltanatları büyüten, halktan uzaklaşanların değil, sarayları saltanatları yıkan, halkın içinde hakla olanların yoludur.

Bu yol; yaşam alanlarını, ormanları, doğayı katledenlerin değil, bir ağaç için köşkü yürütenlerin, bir ağaç için mücadele edenlerin yoludur…

Bu yol ormanları, çiftlikleri yok edip saraylar yapanların değil, bozkırdan bir orman yaratanların yoludur…

Bu yol; kadını yok sayanların, öldürenlerin, kadın cinayetlerini affedenlerin değil, kadınları yücelten, kadın mücadelesini hakları ile büyütenlerin yoludur…

Bu yol çocuklarımızı işçi, gelin, mağdur, yok edenlerin değil, çocuklarımızın geleceğini yaratan aydınlığın yoludur …

Bu yol gençleri aç, yoksul, eğitimsiz, işsiz, geleceksiz bırakanların değil, gençlerin hakettiği geleceğin, umudunun, hayallerinin yoludur

Bu yol insanlarımızın ölmediği, kul olmadığı, insanca yaşadığı hakettiğimiz yaşamın yoludur.

Bu yol demokrasinin, eşit, adil, insanca yaşamın yoludur. Sadece insanın değil havadaki kuşun, sudaki balığın, tarladaki zeytinin, ormandaki ağacın, topraklarımızdaki tüm canlıların adaletinin yoludur.

Bu yol hepimizin aydınlık geleceğimizin yoludur.

Cumhuriyet biziz, her birimiz Cumhuriyetiz..

Bu yolda ödenen bedellere, kayıplara, bugünümüzü yaratmak için uğruna feda edilen yaşamlara ödenecek borcumuz, verilecek hesabımız, geleceğe dair sorumluluğumuz var.

Cumhuriyetimizin 100. yılını büyük bir gururla kutlarken; 2. yüzyılımız için Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün unutmamız gereken sözleri ve emaneti var…

“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

***

Nice 100 yıllara… Gururla, Mutlulukla….

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve mücadele arkadaşlarına saygıyla minnetle….

Bizim yolumuz, yönümüz kurucu ilkelerimizden aldığımız güç ve inançla Cumhuriyete, Bağımsızlığa ve Çağdaşlığa Doğru…

Mücadeleyi omuz omuza büyütmek dileği ile…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar E. Helil İnay Kınay - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.