Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun… Yaşasın Cumhuriyet…
Cumhuriyet, siyasi gücün halk ve seçtikleri temsilcileri tarafından paylaşılan bir devlet yönetimidir. Cumhuriyette temsil, vatandaşlar tarafından serbestçe seçilen, seçimle ülkenin yönetimini üstlenenler tarafından yapılmaktadır. Halkın kendi kendini temsil etmesidir, fırsat eşitliğidir. Cumhuriyet, milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı, monarşi ve oligarşi kavramlarının karşıtı bir yönetim şeklidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından 100 yıl önce TBMM’de ilan edilen Cumhuriyet, bir devlet rejimi olmakla birlikte, aynı zamanda, halkımıza, Türk halkına çağdaşlığın ve demokrasinin kapılarını açan bir yönetimdir. Dile kolay, Cumhuriyetimizin 100. yılı, çok önemli bir yıl olarak tarihimizdeki yerini aldı ve sonsuz kadar almaya devam edecektir.
Amacı özgür bir ülke yaratmak olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Ya İstiklal Ya Ölüm' hedefiyle manda ve himayeye karşı çıkan ulusumuzun en büyük kazanımı özgürce yaşadığımız Cumhuriyetimizdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çevresinde Türk milletinin kenetlenmesiyle yürütülen Milli Mücadele'nin zaferle sonuçlanması ve ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması, dünya tarihinde ender kaydedilen büyük bir başarıdır. Birçok ülke bu başarıyı kendi ülkeleri için örnek aldılar.
10 Ağustos 1920 tarihinde Fransa Paris’te İtilaf devletleri ile Osmanlı devleti arasında imzalanan Sevr Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğunun büyük ölçüde bağımsızlığına ve toprak kaybına neden olan bir antlaşmadır. Ancak bu antlaşma aynı zamanda milli mücadeleyi başlatacağından dolayı önemli bir antlaşmadır. Osmanlı devleti topraklarının paylaşıldığı bir antlaşma olan Sevr Antlaşması ile;
* Osmanlı devleti, varlığını sadece kağıt üzerinde sürdürür bir pozisyona gelmiştir.
* Osmanlı maliyesi ve ordusu İtilaf devletlerinin kontrolüne girmiştir. Bununla birlikte de hem ekonomik hem de siyasi bağımsızlık ortadan kalkmıştır.
* Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sevr’i imzalayan heyeti vatan haini ilan etmiş ve bu antlaşmayı kabul etmediğini duyurmuştur. Antlaşma imzalandığı sırada Türkiye Büyük Millet Meclisi kapalı olduğundan bu antlaşma Mecliste onaylanmamış ve bu nedenle hukuken de geçersiz sayılmıştır. Ayrıca bu antlaşma; Misak’ı Milli’yi vaz geçilmez bir ideal, ülkü olarak ortaya koymuş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kesin bir şekilde reddedilmiştir. Devamında işgalcilerin Anadolu’dan atılmaları için büyük bir mücadele verilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleşen Kurutuluş Savaşı sonrasında kazanılan Zafer ile birlikte Sevr Antlaşması yırtılıp atılmış ve onun yerine 24 Temmuz 1923 tarihinde Birinci Dünya Savaşında savaştığımız devletlerle Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile bütün dünya devletleri, Türkiye'nin tam bağımsız bir devlet olduğunu kabul ettiler. Böylece yurdumuz sonsuza kadar sürecek egemenliğine kavuştu. Dünya ülkeleri ile entegrasyonumuzu, veri alışverişinin yapılması sürecini, etkileşimleri, farklı yazılım ve sistemlerin birbirileriyle uyumlu hale getirilmesini sağlayan egemenliğimiz ile çok yeni bir devrin kapıları açıldı, egemenlik kayıtsız şartsız milletimizin oldu.
Cennet vatanımıza Cumhuriyeti kazandıran Büyük Atatürk’ün liderliğinde kazanılan, bütün dünya ülkelerinin takdir ettiği çok önemli bir başarıdır. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti için yeni bir yönetim şekli belirlenmesi gerekiyordu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 28 Ekim 1923 tarihinde tarihe geçen “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz.” sözünün ertesinde Cumhuriyet ilan edildi. Ulu Önder Atatürk, Cumhuriyeti ilân ederken demokrasinin bütün kurallarının zamanı geldiğinde uygulanması görüşünde idi. Cumhuriyet öncesinde “kul” olanlar Cumhuriyet sayesinde “millet oldular. Milletinin, siyasal haklarını dilediği gibi kullanması, Ülkemizde çoğulcu demokrasinin en iyi şekilde işlerlik kazanması, Ülkemizin yönetimi için çok önemli ve gerekli yeni bir döneme geçildi. Bu dönem ile birlikte birçok alanda devrimler gerçekleştirildi. Büyük Atatürk yüksek karaktere sahip, çalışkan milletimizin çok kısa bir aman dilimi içinde birçok alanda muasır medeniyetler seviyesine ulaşacağını biliyordu. Bu güne kadar ülkemize yapılan başarılı hizmetlerle dünyada sayılan, güvenilen, hatta bazı ülkeler tarafından gıpta ile bakılan ülkelerden biri olduk.
İlk yıllarda Cumhuriyetimiz halk tarafından düzenlenen törenlerle kutlanıyordu. 02 Şubat 1925 yılında o zamanki adıyla Hariciye Vekaleti, 2 Şubat 1925 tarihinde bir kanun teklifiyle 29 Ekim'in bayram olmasını önerdi. Teklif, Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelendi ve 18 Nisan'da karara bağlandı. Türkiye Büyük Millet Meclisinde teklifin 19 Nisan'da kabul edilmesiyle 29 Ekim, 1925 yılından bu yana “milli bayram” olarak kutlanmaya başlandı.
Ulu Önder Atatürk’ün Kurtuluş Savaşından sonra yaptığı Devrimler;
*Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) * Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923) * Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) *Medeni Kanunun Kabulü (17 Şubat 1926) * Tarikatların Kaldırılması, Tekke ve Zaviyeyerin Kapatılması (30 Kasım 1925) * Laikliğin Kabulü (1928-1937) * Kadın Haklarının Tanınması (1930-1933 ve 1934)
Cumhuriyet ile kazanılan Anayasal Haklarımız;
* Yaşama hakkı * Kişi dokunulmazlığı * Kişi hürriyeti ve güvenliği * Özel hayatın gizliliği ve korunması * Yerleşme ve seyahat hürriyeti * Din ve vicdan hürriyeti * Düşünce ve kanaat hürriyeti * Bilim ve sanat hürriyeti.
Cumhuriyet döneminde kadınlara verilen haklar;
1930'da doğum izni düzenlendi. 1933'te kız çocuklarına mesleki eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim Müdürlüğü kuruldu. 1933te Köy Kanunu'nda değişiklik yapılarak kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçilme hakları verildi. 1934'te Anayasa değişikliği ile kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı.
Görüleceği üzere birçok ülkede bu gün bile bulunmayan haklar yıllar önce Büyük Atatürk sayesinde Milletimize tanındı. Bu çok büyük özverili bir hizmettir. Bizleri özgürlüğe kavuşturan Büyük Atatürk’e ve silah arkadaşlarına ne kadar teşekkür etsek az olur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk gençlerimize de çok güveniyordu. O kadar ki; Ülkemizin geleceğini, vatanımızı gençlere emanet etmişti. Spor’a da çok önem veriyordu. Konuşmalarında, “ Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” diyerek, gençlerimizi spora yönlendiriyordu. Günümüzde gençlerimiz kendilerine olan güvenleri boşa çıkarmadıklarını dünya ülkeleri arasında yapılan yarışmalarda aldıkları başarılı sonuçlarla gösterdiler. Kadınlarımızın voleybolda dünya şampiyonluğu, birçok spor dalında kız, erkek sporcularımızın altın gümüş madalyaları hepimizi gururlandırıyor.
Cumhuriyet, demokratik bir ülkenin bozulmaz simgesidir. Bu günlerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte büyük Türk Milletinin kurduğu, ebediyete kadar yaşayacak Cumhuriyeti'mizin 100. Yıl dönümü heyecanını ve gururunu yaşamaktayız. İstiklâl mücadelemizin önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşları başta olmak üzere bütün şehit ve gazilerimizi, saygı, minnet şükran ve rahmetle anıyorum. Dünya lideri Büyük Atatürk’ün izinde nice başarılı yüz yıllara. “Ne mutlu Türk’üm” diyene.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.