Bana, Mehmet kardeşim, bu sene yaz günlerin nasıl geçti diye sorarsanız? Bu sorunuzu hemen kısa ve öz olarak “ valla, masumane” geçti diye cevaplayabilirim. Eğer masumanenin açılımını isterseniz de, size şöyle yanıt verebilirim; Balkonda sabah kahvaltısı, birazcık günlük haberleri izlemece ve öğle yemeği yapmadan aşağıdaki cafeye gidip denize girmekti. Yaz boyunca hareketlerim hep böyle oldu. Denizden çıktığım vakitlerde, ya yanımda getirdiğim kitapları okumayı, ya da müzik dinlemeyi yeğliyordum. Cafe müzik yapıyor; ama o müzik, hoşuma gitmediği için kulaklığımla başka bir köşede YouTube’da bulduğum ilginç şarkıcıları dinliyordum. İşte o dinleme anlarından birinde, şirin mi şirin, capcanlı, yabancı bir şarkıcıya ulaştım. Kıvrak danslar içinde, şarkıları öyle güzel söylüyor ki sesine ve söyleyiş tarzına bayılıp kalıyorsunuz. Siz “kim bu kız?” diye sormadan ve sizleri daha fazla merakta bırakmadan, sanatçımızın adını açıklayayım.
Bu şarkıcı ve besteci sanatçımızın ismi, Tatiana Eva-Marie. İsviçre’de ünlü müzisyen anne babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiş; ama şimdilerde bir Amerikan vatandaşı. 1930’lar tarzı Çingene Caz şarkıları söyleyen, Brooklyn’de yaşayan iyi bir vokalist. Daha 16 yaşındayken Paris’e taşınıyor. Paris’e gelmeden önceki yaşamını şöyle özetliyor; “Ailem, bana Paris’e gelmeden önce müzikle ilgili her şeyi öğrettiler; ama sıradan şeyleri öğretmediler. Örneğin, bisiklete binemiyordum, çamaşır yıkayamıyordum ama bir parçayı en iyi ne şekilde mixleyeceğimi ve sahne performansının nasıl olması gerektiğini biliyordum. Paris, benim özgürlük alanımdı. Sanatçılarla, kitaplarla ve müzisyenlerle sık sık buluşuyordum. 2000’li yıllarda o günün eleştirmenleri, Fransız cazını biraz bayat ve modası geçmiş buluyorlardı. Ben ise Fransız cazını her zaman etkileyici ve ilham verici bulmuşumdur. Bu şarkılara Caz Pop tarzında hayat vermek istedim”. Baba ve anne müzisyen olunca, çocukluğunda hep klasik kemancı anne ve solist babasının müzik çalışmalarını dinleyerek büyümüş. Kural bozulmamış, yine her zamanki gibi armut dibine düşmüş. Onların turnelerinde, Charles Trenet, Jackues Brel ve Maurice Chevalier gibi devrin ünlü sanatçıları tanıma şansını yakalamış. Bestekâr ve solist baba, ona diğer derslerinde yardım etmemiş; ama Fransızca dil ve gramer bilgisi konuşunda mükemmel yetiştirmeye çalışmış. Ve onun sayesinde de, mükemmel bir Fransızcaya hâkim olmuş. Daha sonra müzik ve tiyatro eğitimi almış, master çalışmasını Sorbone Üniversitesinde tamamlamış. 2011 yılında (Y) kuşağının peşinden gitmek için Paris’den Newyork’a taşınmış. 2014’te Newyork’a geldiğinde kemancı A. Chevalier ile birlikte bugünkü Avolan Jazz Band adlı orkestrasını kurmuş. Yine 2014 yılında Fransa’da bir müzik yarışması yapan Music Explorer adlı Fransız televizyonunda, ilk sezonun ilk finalisti olmuş. 2017 yılında ise Wall Street Journal tarafından “Çevredeki en iyi şarkıcılarda biri” olarak seçilmiş ve “Yükselen Jazz Yıldızları” listesine dâhil edilmiş. Bu başarılardan sonra tanrı yürü ya kulum demiş ve düşmüş yollara. Orkestrasıyla birlikte her ünlü mekânda ve kentte, konserler vermeye başlamış. Dolaşmadığı, konser vermediği şehir, kalmamış. Yıllar içinde aranan ve sevilen bir sanatçı olmuş. Daha bu günden 2024 yılı konser programları belli olmuş. Şu anda YouTube’da kendisini izleyen milyonlarca takipçisi var. Jazz şarkılarını öyle bir tonda ve tatta söylüyor ki içiniz gidiyor. Sizlerin de onun YouTube’da yayınlanan diğer şarkılarını dinlemenizi öneririm. Kendisi, kara kaşlı kara gözlü, çıtı pıtı, orta boylu bir kız. Ona şöyle dikkatli bir şekilde bakınca, insana “valla, bu kız bi çala bize benziyor” dedirtiyor. Sempatik ve sevecen bir tarzı var. Hemen hemen tüm şarkılarını hoş bir kıvraklıkta cap canlı ve Fransızca söylüyor. Söylerken de yüzünde gülücükler açıyor, gözlerinin içi gülüyor. Fıkır fıkır dans ediyor.“Tüm şarkılarını gülerek söyleyen, böyle bir sanatçıya rastlamadım desem” yalan olmaz.
Onun beni, dinlerken mest ettiği şarkı ise Meksikalı söz yazarı Consuelo Velazquez’in bestelediği Besame Mucho adlı şarkısıdır. Bugüne kadar bu besteyi her ünlü sanatçı, konserlerinde söylemiş. Hepsini tek tek dinledim; ama bu şarkıyı, bu kızımız bambaşka tonda söylemiş. Açıkça söylemeliyim ki, onun sesinden bu içli şarkıyı dinlemek bana apayrı zevk verdi. Günde en az üç - dört defa dinlemek zorunda kaldım. Onu dinlerken “Besama Mucho” söyleyiş tarzına, dikkatinizi çekmek isterim. Beni mest eden de işte bu başlangıç anıdır. O cümleyi öyle içli bir ses tonu ve telaffuzla söylüyor ki hoşlanmamak mümkün değil. Kullandığı dil ve ses, yüreğinize işliyor. Sizi alıp başka yerlere götürüyor. Ekşi Sözlük’te bir yorumcu, bu şarkıyı dinledikten sonra şöyle bir yorum yapıyor “insanın kendisini alıp, başka diyarlara bırakan ve geri dönüşü fevkalade zorlayıcı olan hüzünlü bir şarkıdır bu”. Evet, bu eser, bana göre, hüzünlü günlerin acılı bir şarkısıdır; ama aşkın verdiği, sevip de kaybetme korkusunu da en iyi anlatan güzel de bir bestedir. Onun adına, bu şarkıyı neden seçtiğinin cevabını röportajdan çıkardığım şu anlamla cevap verebilirim. Tatiana’ya aynı söyleşide şöyle bir soru da soruluyor; Eğer zamanda geriye gidebilseydiniz, hangi yıllara ve nereye gitmek isterdiniz? Kısaca ve kestirmeden ve hiç tereddüt etmeden “1940'lı yıllara ve Paris'e” diye cevaplıyor. 1940’lı yılların ürünü olan bu şarkıyı seçmekle, onun o yıllara dönmek istemesinin sebebidir diyebilirim.
Öp Beni = Besame Mucho
Besame Mucho adlı bu şarkıyı, ikinci dünya savaşının karanlık günlerine doğru 1941 yılında Meksikalı Consuelo Velazquez bestelemiş. Daha sonraları Amerikalılar da bu besteyi hemen kapıvermiş. Film müziklerinde kullanmışlar, konserlerinde okumuşlar. Bu güne kadar bu içli şarkıyı kimler seslendirmemiş ki? Tespit ettiğime göre; dünyada tam 100’e yakın ünlü sanatçı repertuarına alıp seslendirmiş. İşte onlardan bir kaçının adı. Kitty Kallen, Cesaria Evora, Beatles grubu, Julio Iglesias, Dean Martin, Andrea Bocelli, Mina, Frank Sinatra, İlham Gencer ve Pavarotti. Her bir sanatçının söyleyiş tarzı değişik ve herkesin ayrı ayrı hoşuna gidebilir; ama bu kız, bu güzel besteyi apayrı tatta ve Fransızca dilinde söylüyor. Geçmişte bu şarkıyı ülkemizde piyanosuyla Jazz müziğini sevdiren Ajda’dan Fikret Kızılok’a, Ayten Alpman’a kadar pek çok sanatçıya dokunan rahmetli piyanist İlham Gencer’den dinlemiştim. Bu besteyi en güzel söyleyenler arasında rahmetliyi ikinci sıraya koyabilirim. Şarkının sözleri çok ilginç ve şöyle:
“Öp beni, çokça öp beni, sanki bu gece son geceymiş gibi
Öp beni, daha çok öp beni
Seni kaybetmekten korkuyorum
Belki de yarın olmadan, buradan çok, çok uzakta olacağımı düşünerek” diye devam ediyor.
Bu arada sizlere, magazinsel bir haber de vereyim. Bu şarkı sözlerinin yazarını, ne yazık ki 25 yaşına kadar kimse öpmemiş. Besteci söz yazarı Valazquez aslında çok da güzel bir kadın. Bence günah olmasın diyedir.
Pek çoğumuz, bu şarkıyı dinlerken şarkının sözlerini ve Besame Mucho’nun Türkçe anlamı nedir diye hiç de merak etmemiştir. Oysaki bu şarkıyla danslar etmişiz, korolar kurup dillendirmişiz ve düğünlerimizde başlangıç müziği yapmışız. Şarkının isminin anlamını gözden kaçırmışız. Şarkının anılan ismi, bizlere sanki bir kişinin ismiymiş gibi geliyordu. Oysaki Besame Mucho’nun Türkçe karşılığı “Öp Beni” imiş. Bir sonraki mısrada da bir daha “çok öp beni” diyerek de, daha kuvvetli olarak vurgu yapıyor. Bu, hayatımızda söylemek istediğimiz ama her zaman söyleyemediğimiz ne zevkli bir cümledir. Geçenlerde bir sohbet sırasında bu şarkıyı kaleme alıp yazacağımı söylediğim ünlü bir belediye başkanı “Mehmet, bu benim düğünümün ilk ve baş şarkısıydı” dedi ve geçmişe daldı. Belki pek çoğumuzun bu eserle birlikte tatlı anıları olmuş olabilir. Tatiana Eva da bunu keşfetmiş ki repertuarına katmış, bana göre iyi de yapmış. Bu güzel Meksika şarkısını çok da güzel seslendirmiş ve eminim ki siz de onun söyleyiş tarzına bayılacaksınız.
Şarkıcımız, gelecek ile ilgili düşüncelerini de şöyle ifade ediyor: “Müzik hayatımdaki arzum, 1930’ların Fransız sıcak caz ruhunu, Çingene (Gypsy) ve batı cazını harmanlayarak Amerikan + Avrupa Caz müziğini yaratmaktır”. Neden müzisyenliği seçtin sorusuna ise: “Ben daha anne karnında iken müzik dinlemeye başlamışım. 3-4 yaşlarında müzik ile haşır neşir olmuşum. Bu meslek, hiçbir zaman benim kariyer seçimim değildi, daha ziyade benim için kaçınılmaz yaşam tarzıydı” diyor.
Bana göre ise, Tatiana Eva -Marie, sadece müzik için yaratılmış bir melek.
Çok eskiden 1970-80’li yıllarda“Hey” adlı müzik magazin dergisi vardı. Alıp da zevkle okuyanlardan biriydim. O güzel dergide aylık sevilen 45’lik Plak, şarkı-şarkıcı listeleri yapılırdı. Eğer ben de, bugün bu şarkıyı dillendiren yüzlerce şarkıcı arasında bir sıralama yapacak olursam, listem şöyle oluşacaktır.
1. Tatiana Eva-Marie
2. İlham Gencer
3. Julio Iglesias ve Gulnora Karimova
4. Andrea Bocelli
5. French Latino ikilisi
Sizi bilmem ama ben onun bu söyleyiş tarzıyla ve o tatlı duygulu Fransızca sözleriyle, Besame Mucho şarkısını keyifle dinlemeye devam edeceğim. Belki bir akşam karanlığında, belki bir gün batımında… Ama her zaman bir bardak Kalecik Karası üzüm(!) suyuyla…
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Cengiz - Harika yazını iki defa okudum birincisinde çok aceleettim hersatır birbirinden akıcıydı heyecanla
Teşekkürler
Mehmet Gülümser - Yepyeni bir güne Yenigün gazetesinde bu yazımla yer aldığım için mutluyum. Teşekkürlerimi sunarım.
Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.