Hep düşünmüşümdür: Bilmek niye bu kadar çok keyif veriyor diye… Her türlü dışarıdan gelen mutluluk, beklentilerin karşılanması, almak, vermek, yemek içmek, hepsi farklı bir kategoride ancak; bilmek… O apayrı bir kategori… Spinoza felsefesine göre de en büyük erdemdir. Bir dinginliktir… Tatmin edildikçe sönümlenen, sonrasında yeniden alevlenen, hiç bitmeyen hırs ve arzulardan ibaret olmayan bir dinliktirdir.
Bilmek sadece mutluluk vermez, fark da yaratır. Örneğin kaygı döngüsünün psikolojik etkileşim ve oluşumlarını ve döngüyü kırmak için gereken donanımları bilmek, kendimizi yakalamamız, farkındalık içinde olmamız ve kendimize doğru soruları sormamız bizi bu döngüden çıkarabilir demiştik geçen hafta. Şimdi kaldığımız yerden devam edip, birkaç nörotransmitter ile ilgili bu konuya ilave yapmak konuyu daha da belirginleştirecek diye düşündüm. Şöyle ki: Noradrenalin diye bir nörotransmitterımız var ve anksiyete, kaygı, korku durumlarında ve dikkat kesildiğimiz durumlarda bu noradrenalin seviyelerimiz artıyor. Savunma mekanizmamız devreye giriyor böylece gereğinden fazla salgılanan noradrenalin daha da fazla da anksiyete ve depresyona neden oluyor. Kişinin bilişsel durumunun farkında olup kendine endişe edecek bir şey olmadığı ile ilgili telkinde bulunması son derece önemlidir. Tam da bu noktada, tam tersi olumlu telkin ise endorfin denen nörotransmitterımızı artırır, dorsolateral prefrontal korteks bilinç merkezimizi ikna eder ve omuriliğe uzanan nöronal ağlar endorfin ve enkefalin salgılar. İşte bu anda haz, dinginlik ve ağrı kesicimiz devreye girmiş demektir. Tabii ki yaşarken bu kadar kolay olmuyor gibi geliyor, ama farkındalıkla, gayretle, bilmekle başlar döngü. Neden yapamayalım sonuçta?
Vücudumuzun çalışma prensiplerini, mekanizmalarını, fiziksel ve biyolojik yapımızın işleyişini bilmek ona destek olur gibi geliyor bana. Sanki beynimizin yapısını bilsek daha randımanlı çalıştırırız gibi bir duygum var. Aynı şekilde hormonlarımızı, salgı bezlerimizi tanımak işleyişe katkı sağlayabilir belki de. Her zaman düşünce, duygu ve ağzımızdan çıkan sözlerin önemini vurgulamıyor muyuz? Bu işleyişlerin prensiplerini bilmek işte tam da burada işimize yarayabilir.
Örneğin bağımlılık devrelerini bilmek, bağımlılık nasıl oluşuyor bilmek: Haz merkezi limbik sistemdeki akkumbens çekirdeğidir. Burada haz veren şeyi elde etmek için gereken motivasyon oluşuyor. Dopamin hazzın kalitesini belirler. Beyin hazzın en yüksek, riskin en düşük olduğu ödüle doğru yönlenir. Beyin ‘Bu çok keyifli, bunu tekrar yapalım’ diyerek sürekli hazza yönelir. Yemek yeme, cinsel aktivite, madde kullanımı gibi bağımlılık süreçleri ve döngüleri bu şekilde oluşur. Sonu olmayan bir döngüde buluverir insan kendini, çünkü; bağımlı bireyde tolerans oluşur ve daha çok madde ile hazza erişebilmesi mümkün olur.
Şimdi mesela bu bağımlılık döngüsünü bilsek, ayrıca histamin, oreksin ve leptin hormonlarının iştah ve uyanıklık ile ilgili olduğunu bilsek, ve kendimize bunların dengede olduğu ile ilgili ve böylece kilomuzu rahatlıkla kontrol altında tutabileceğimiz ile ilgili telkinde bulunsak bir fark yaratabilir miyiz? Bence olur…
Sevgili dopaminim, anlıyorum o yiyecek hoşuna gidiyor, ama yeterince yedik, şu an histamin, oreksin ve leptin hormonlarımız dengede ve daha keyifli başka şeyler yapacağız seninle, gel bir yürüyüşe çıkalım, ne dersin?
Siz ne dersiniz bu telkin cümlesine? İşe yarabilir mi? Bence yarar…
Keyifle, mutlulukla ve farkındalıkla kalın
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.