Nurcun Etik'in 20 Kasım 2023 tarihli Yenigün Gazetesi'ndeki köşe yazısıdır.
Aslıhan Sinem Çiçek. On sekiz yaşında bir genç kadın. Otoban kenarında ölmek üzereyken polisler tarafından bulunuyor. Kaldırıldığı hastanede hayatını kaybediyor. Bir buçuk yıl geçti. Üç duruşma geçti. Aslıhan nasıl öldü hâlâ bilmiyoruz. Aslıhan’ın ailesi bir buçuk yıldır adalet arıyor...
"Size kız verelim"
Aslıhan Sinem Çiçek'in üçüncü duruşması sonrası ailesinin yaptığı açıklamalar aslında İzmir'de toplumsal bir infial yaratmalıydı. Yarattı mı? Hayır. Bu açıklamalar neydi bir bakalım...
Üçüncü duruşmadan sonra anne Remziye Çiçek, Halkların Demokratik Partisi (HDP-Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi-HEDEP) Bayraklı İlçe Başkanı Abdullah Telli'nin hem kardeşi hem de babasıyla görüştüğünü ve "Size kız verelim, para verelim, ne isterseniz onu verelim bu olay kapansın" dediğini kamuoyuna duyurdu. Yenigün'e yaptığı açıklamalarda şüpheli Cem Acar'ın ailesi hakkında Remziye Çiçek şunları söylemişti: "Bu aile Bingöllü, bir aşiret gibi görünüyor. HDP'yi araya sokarak olayın üzerini kapatmaya çalışıyorlar. HDP Bayraklı İlçe Başkanı Abdullah Telli, kardeşim Erhan Teker'le iletişime geçip, "Biz size bir kız verelim, gerekirse para verelim, ne isterseniz vermeye hazırız, yeter ki barış sağlansın diyor. Kardeşimin küfürle tepki vermesi üzerine Telli, "Sen kime küfrettiğinin farkında mısın?" diye karşılık veriyor. Ardından babamı arayarak aynı teklifte yine bulunuyor. Babamın da tepki vermesi üzerine telefonu kapatıyor. Bizi partiyle korkutmaya çalışıyorlar, benim kızım toprak altında, kimseden korkum yok, HDP kim?" Baba Serdar Çiçek ise Cem Acar'ın ailesinin, Abdullah Telli'yi araya sokarak böyle bir "teklif" göndermesinin suçu kabul olduğunu belirtmiş ve "HDP Bayraklı İlçe Başkanı Abdullah Telli denen şahsın söylediklerini de hakime belirtmemize rağmen, ki bu suçu kabuldür, şahıslar hâlâ dışarda elini kolunu sallayarak geziyor, bizim parçamız toprak altında, bu nasıl adalet, biz adalet istiyoruz, başka genç kızlarımız ölmesin. Sonuna kadar mücadele edeceğiz" demişti.
Abdullah Telli iddiaları yalanlamıştı
HDP Bayraklı İlçe Başkanı Abdullah Telli'ye ulaştığımızda ise, "Ben iki aileyi de tanımıyorum. Kesinlikle hiçbir alakam yok. Uzaktan yakından bir bilgim yok. Belki isim karışıklığı olmuş olabilir. Ben sizden duyuyorum bu olayı" diyerek iddiaları yalanlamış ve hızla telefonu kapatmıştı. Telefonun hızla kapatılması bir takım soru işaretleri doğurdu elbette, çünkü gerçekten böyle bir telefon konuşması yapmayan bir insandan, özellikle bir partinin ilçe başkanından, "Aileyle iletişime geçeyim, kim hakkımda böyle bir şey söylemiş öğreneyim" demesini bekliyorsunuz. Ama Abdullah Telli böyle bir istekte bulunmadığı ve Çiçek ailesiyle hiçbir şekilde iletişime geçmediği gibi telefonu hızla kapatmayı tercih etti. Psikolojide buna "suçluluk psikoloji" deniyor ama yine de uzmanlar bu konuda yorum yapsa daha iyi olacaktır tabii...
HDP açıklama yapmadı!
Öte yandan HDP İzmir İl Örgütü, Çiçek ailesinin Abdullah Telli ile ilgili açıklamalarından ve Abdullah Telli'nin davranışlarından haberi olmasına rağmen, 26 Eylül'den bu yana herhangi bir açıklama yapmadı. Abdullah Telli hakkında bir soruşturma başlatıldı mı onu da bilmiyoruz... Öğrendiğimiz tek bilgi, HDP İzmir'in bu konuyu parti organlarına taşıdığı. Telli'nin Çiçek ailesini arayarak böyle bir görüşme yapıp yapmadığını ortaya çıkarmak 21'inci yüzyılda çok zor bir işlem değil. HDP de ortaya çıkan gerçeğe göre net bir tavır alacaktır sanırım. Öyle umuyorum... Mecliste en çok kadın milletvekili temsilini yerine getiren, toplumsal cinsiyet eşitliğini sürekli gözettiğini iddia eden bir partiden, böylesi bir konuda böylesi iddialar bulunurken bir açıklama gelmesini beklemek, doğal olarak hakkımız...
Emniyet'ten de bir açıklama yok!
"Bir genç kızın aydınlatılamayan ölümü" yazı dizimin sonuna geldim... O nedenle bir önceki yazılarda olayla ilgili muhatapların herhangi bir açıklama yapmadığını hatırlatmıştım. İşte bu muhataplardan biri HDP. Diğeri de Emniyet... Cinayet Büro'daki polis memurlarının Çiçek ailesine ve Cem Acar'ın sevgilisi Lerzan B.'ye tavırlarından dolayı, Çiçek ailesinin avukatı tarafından savcılığa verilen "Cinayet Büro olayları çarpıtıyor" dilekçesi sonucunda delillerin karartıldığına dair şüpheler artmıştı. Emniyet söz konusu polisle ilgili bir işlem başlattı mı bilmiyoruz. Bu polisin ismini merak eden Emniyet yetkilileri varsa bana ulaşabilirler.
Gazetecilikten mahalle bekçiliğine
Yenigün olarak konuyla ilgili detaylı haberler yapmamıza ve Aslıhan'ın ölümünün aydınlatılması için kamuoyu oluşturmak amacıyla bu haberleri pek çok gazete ile paylaşmamıza rağmen, hiçbir gazete sayfalarında bu içeriklere yer vermedi. "Muhalif" medya, İzmir'de büyük bir tartışma konusu oluşturacak bu olaya sırtını dönmeyi tercih etti. Sanırım her medya "kendi mahallesini" korumakla meşgul... Gazetecilik mesleği mahalle bekçiliğine mi döndü?
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.