Hafıza-i beşer

İnsanoğlunun en fazla övündüğü ve muzdarip olduğu yetilerinden biri de hafızasıdır. Bazen bir konunun en ince ayrıntısına kadar bilinirken, bazen de dün ne yemek yediği akla gelmez. Hafıza yeni bilgiler için eskileri silerken, devamlı olanları tekrar edilmeyen bilgileri de rafa kaldırmaktadır. Zeka seviyesi yüksek olan insanlarda bir taraftan hatırlama yeteneği baskınken, diğer taraftan da ruhsal bir takım problemler göstermeye malumdur. Tarihten birçok dahi örneği verilebilir ki; dahilerin toplum tarafından normal kabul edilerek dışlanmamış olsun. Yani hafıza öyle bir nimet ki; ne ele avuca sığıyor dostlar ne de tam manasıyla anlaşılabiliyor.

Hafızamız içinde hatıralarımız, yaşanmışlıklarımız ve de travmalarımız mevcuttur. Bazen gözümüze takılan bir eşya, bazen kulağımıza çalınan bir melodi bizleri zaman yolculuğunda bambaşka yerlere götürür. Güdü altında kaldığımız bu anlarda çok farklı duygular hissederiz. İşte hafızamızda anlık olarak silinmiş veya sümen altı edilmiş yaşanmışlıklar, böylece kısa bir an içinde olsa bile gün yüzüne çıkmış olur. Kimisi bizi memnun eder kimisi de hüsrana boğar. Aslında her ikisi de yaşadığımız hayatın birer yansımasıdır. Hayatında travmatik olayları barındıranlar ve takıntı haline getirenler bu durumu bir nevroz halinde yaşarlar. Bunun yanında normal bir hayat sürenler durumundan daha çok istifade ederler.

Özellikle hayatımızda yer edinmiş insanları kaybetmemiz yıkıcı bir etki olarak yer alır. İnsanın kendi benliği, sosyal alanı ve çevresi de sanki tamamiyle değişiyormuş hissi yaratır. İçi doldurulamayacak boşluklar o kadar sıkar ki ruhumuzu, hayatın şimdiye kadar geçen kısmında elde edilenlerin hayatın geri kalanında asla olmayacağı düşünülür. İşte tam da burada itikat gücü ile beraber insanoğluna verdiği nimet unutmaktır. Yazının başlığının devamı şu şekildedir: “Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür”. Yani insan hafızası unutmakla özürlüdür. Bunun sözün ihtiva ettiği mesaj bana göre bir nimetin tecellisidir. İnsanın nerede bir acziyeti bulunuyorsa orada İlahi takdir devreye girer. İnsan unutmasaydı, unutamasaydı nasıl olurdu bunu bir tahayyül edelim. Her sabah uyandığımızda geçmişimizden gelen tüm acılarımızla beraber güne başlasak, yeni bir sayfa açabilir miydik hayatımızda? Ya da beynimiz yeni bir bilgiyi almak için zorlanmaz mıydı? Etrafımıza bakalım ve şunu söyleyelim: tüm psikolojik rahatsızlıkların temelinde saplantı haline getirilmiş ve unutulamayan şeylerin bulunduğunu ifade edelim. Bunun yanında acı tatlı tüm hatıralarında zihnimizde yer alması da yeni bir nimetin tecellisidir. Burada unutmaktan kasıt bir vefasızlık veya değersizleştirme gibi algılanıyor olabilir. Fakat her nasıl dünya hergün yeni bir yaradılışa gebe ise ölümü de bir son değil, yer değiştirme olarak görelim. Enerjimizi bir sonraki nesillere geçmişten gelen tecrübelerle beraber aktaralım. Örnek aldığımız şahsiyetleri davranışlarını inceleyelim. Ancak bu şekilde normal bir hayatın sürmesi mümkün olacaktır.

İnsan hafızası üzerinde yapılmış birçok çalışma etik değerlerin henüz ortaya koyulmadığı tarihlerde yapıldı. Kayıtlı olmayan denemeler de savaş ortamında veya kişilerin kısıtlı olduğu anlarda yapılmış olabilir. Yani kendi içinde büyük bir gizemi barındıran beynimiz; bizlere hafıza ve bilinç konusunda derin bir düşünce iklimi oluşturur. Klinik vakalarda yapılacak değerlendirmeler belki de sosyolojik bir takım çözümler için ilham olacaktır. Ayrıca insan beynini geliştiren şeylerden dil öğrenmek, müzik aleti çalmak ve beyin egzersizleri sayılır. Hobilerimiz arasında bu aktivitelere yer verirsek beyin ve hafıza sağlığımızı da korumuş oluruz.

***

Bu hafta memleketin, ailemizin, hemşerilerin, akrabalarımızın, onu tanıyan herkesin hayatında iz bıraktığı kıymetli hocam, patronum, ortağım, sevgili babam Abdulaziz ŞİMDİ’yi ebediyete yolculadık. Kendisinden o kadar fazla şey öğrenip, onun hayatından istifade ettim ki; bu şansa her çocuğun erişebileceğini zannetmiyorum. Kendisi küçüğünden büyüğüne hayatına giren kim varsa yardımına koştu. İyi bir siyasetçi, değerli bir arkadaş, onurlu ve dürüst bir adamdı. Kendi deyimiyle bana bıraktığı en büyük mirasın ismi olduğunu söylerdi. Rabbim babam Abdulaziz ŞİMDİ ve tüm ölmüşlerimizi cennetine alsın. Bizlere de onlarla buluşmayı nasip etsin. Her birine ayrı ayrı rahmet diliyorum…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Uğur Şimdi - Mesaj Gönder

# dünya

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.

01

Osman Bostancioğlu - Sevgili kardeşim,

Bu güzel yazı vesilesi ile Sevgili dostum Aziz Şimdi yi bir kez daha rahmet ve hasretle andım.

Onu kaybetmenin acısı, seni tanımakla hafifledi.

Sağlık huzur ve başarılarının daim olmasını gönülden diliyorum.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 21 Kasım 14:08


Anket AK Parti'nin Kütahya Belediye Başkan Adayı Kim Olmalı?
Tüm anketler