Yıllarca İstanbul turlarımızda Yarımada da bulunan eserleri şevkle turistlerimize gösterip, anlatırdık. Hep içimde uhde olmuştur. Ya, bir gün bu kente yalnız geleyim de bu kadim şehrin en ince ayrıntılarını keşfederek dolaşayım derdim. O fırsat geçen haftalarda geldi ve valizimi hazırlayıp İstanbul’a kendimi attım. Dopdolu 4 gün kalmayı planladım. Gitmeden önce göreceğim semtleri ve önemli eserleri not ettim. 4 değişik kitabı okuyarak onlardan özel notlar çıkardım. İşte o özel notlardan birisini, meslektaşım Saffet Emre Tonguç’un kitabında görüp aldım. Notları arasında, Eyüp’te Feshane’nin arka tarafında ağaçlar arasında küçük çatılı bir camii bulunmaktadır ve onun çok enteresan bir özelliği var diye de bahsetmiş. “Hah, tamam bu eseri mutlaka görmeliyim dedim”. Bu nadide cami minaresini görmem 3. günüme rast geldi. Önce Eyüp semtine geçtim. Ama aklımda bu camiyi ve minaresini görmek de var. Girdim navigasyona, bana yolu tarif etti. Bir km. geriye doğru Cülus Caddesi'nden, türbelerin, camilerin arasından geçerek Haliç Köprüsü'ne doğru yürüyüşe geçtim. Yüksek çınar ağaçlarının gölgesinde bu küçük camiyi yakaladım. Gittim, gördüm ama dışarıdan; çünkü şimdi yenileme geçiriyor. Bahçe kapısından içeri girdim. İki işçi öğle vakti bahçede oturuyorlar. Saygıdan onlardan izin almak istedim ve “beyler! İç kısımdan fotoğraf çekebilir miyim?”diye sordum. “Olamaz” dediler. Eh ne yapalım biz de zorlamaya, üstelemeye gerek yok deyip dışarıdan görüntüler alırız dedik. Ve dışarıdan üç hilalli ve okkalı minareyi fotoğrafladık. Bu ilginç minareli camimizin mimarı üstad Mimar Sinan ve yapım tarihi 1544'dür. Yaptıran ise devrin Defterdarı Mahmud Efendi’dir. Bu camiyi enteresan kılan, benim kendisini ziyaret etmemi sağlayan öğe, camii minaresindeki ilginç okka ve divittir (kalem). Ülkemizdeki tüm camilerimizde ay şeklinde bir âlem vardır; ama yalnızca bu cami minaresinde birbirine bağlı üç hilal ve onun üzerinde de okka ile bir kalem bulunmaktadır.

NAZLI DEFTERDAR
Bu mütevazı camiinin minaresi, dünyada eşi benzeri olmayan bir şaheserdir. Hikâyesi de bana çok ilginç geldi. Mahmud Efendi ünlü bir Defterdar’dır ve 7 yıl boyunca Kanuni Sultan Süleyman zamanı bu görevi ifa etmiştir. Yani zamanın maliye bakanıdır. Bu görevi yaparken de devrin ünlü hattatı Hamdullah Efendi'den ders almış ve o da güzel yazı yazma sanatını benimsemiş. Normal olarak okka ve kalemle hep haşır neşir olmuştur. Bu iki nesne onun ayrılmazıdır.
Adının önüne NAZLI sıfatını ise ona, defterdarlığı döneminde Hazine'den nazlanarak ödemeler yaptığı kişilerce verilmiş. Sağda solda bazı kişiler şu işe bak, adam nazlanarak para veriyor, hiç olacak şey mi diye ondan dert yanarlarmış. Ve bundan dolayı o, NAZLI Defterdar Mahmud Efendi diye anılır olmuş. Ve banisi olduğu camii de, bugün NAZLI MAHMUD EFENDİ CAMİSİ diye anılır. Peki, bu minaredeki okka divit nedir diye sorarsanız? Onun hikâyesi de şöyleymiş: Rivayet buyurulur ki, hani Mahmud Efendi, ödemelerde insanlara zorluk çıkarıyor ya, işte o Hazine'den kolayca para koparamayanlar, Mahmut Efendi'ye “Bu defterdar para kaçırıyor” diye iftira atmışlar. Dedikodular ayyuka çıkınca, Mahmud Efendi “Madem öyle gelin sizlerle birlikte bir test yapalım, ben okkamı kalemle birlikte caminin üzerine atacağım, her ikisi çatıda birlikte durur ise ben haklıyım, yok eğer durmaz ise siz haklısınız” demiş. Halkın da toplandığı bir gün, elinde okka ve kalemiyle camii önüne gelir ve onları caminin çatısına doğru fırlatır ve ne mucizedir ki okka ile divit iç içe çatıda dimdik durur ve de eleştirilerin de sesi soluğu kesilir. Bu olay sonrası cami minaresine okka ve divit yerleştirilir. Bu hadise camiye özel anlam katar. Günümüze kadar cami, iki defa yıkılır ve tamirat geçirir. Okkalar zaman zaman kaybolur yerine benzeri konur. Yine yakın dönemde kimse fark etmez ama Prof. Uğur Derman hoca fark edip Vakıflar Müdürlüğüne okkanın kaybolduğunu bildirir. Vakıflar 2007 yılında bu âlemi törenle yerleştirir. Yalnız bu işi kendisi başarmış gibi başka birileri üstlenir. Orijinalinde, okkanın içindeki kalemin biraz eğik olduğunu değerli hocamız bildirir ama kimse duymak istemez. Yine biz Derman hocamızı takdir edelim.
Cami avlusunda Mahmut Efendi’nin türbesi de bulunmaktadır. Zamanında bu yörede sultan yalıları da bulunmaktaymış. O yalılarda çalışan önemli kişilerin de mezarları cami haziresi içinde yer almaktadır.
Dünyada minaresinde okkalı, kalemli âlemi olan tek camii olduğu için müthiş bir değeri hak eden camiidir. Gezilmesi ve görülmesi gerekir diye düşünüyorum.
Bir gün Eyüp semtine giderseniz, caminin yanında bir mandıra var. Biraz derme çatma ama nefis sütlü tatlılar yapmaktadır. Oradaki tavukgöğsü tatlısını tatmanızı tavsiye ederim. Buyurun İstanbul sizi bekliyor…
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Ergül Şi̇mşek - Gönlünüze, kaleminize sağlık.
Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.