Yunus Bekir Yurdakul'un 21 Ocak 2022 tarihli Yenigün Gazetesi'ndeki köşe yazısıdır.
Merhaba İsmail Abi,(1)
Öykü kitabın “Düşüş”ü(2) rafından indirdim, “Külde Kor İzleri”(3) de çantamda, birlikte düştük yola. Bademler’e gidiyorum. Seninle de gitmiştik hani. 2000 yılının 7 Ekim’inde.
Ilık bir sonyaz akşamıydı. Bademler köyünün, geçen yüzyılın ortalarından bu yana her yanında replikler biriktiren, dizelerle bezeli salonunda, sahnesindeydik. Kimler yoktu ki! Hüseyin Peker, İsmail Mert Başat, Muzaffer Sarıgül, Sina Akyol, Şükrü Erbaş...
“Yaşamak.../ Ciddi bir iş/ buğday büyütür gibi/ ve güzel/ düvende bir çocuğun bakışlarındaki kadar” dizelerinin ardından o büyük ciddiyetinle buğday büyütür gibi büyüttüklerine düşünmeni isteyince sözü “Vira!” demiştin.
Yaklaştıkça Bademler’e sanki sana yaklaşıyorum yeniden; “kendime, sana, toprağa, gökboşluğa.”
O alçakgönüllü, zarif duruşunun avlusundan yükselen çığlığın çınlıyor kulaklarımda: “Sessiz kalan, tirana çalışır.”
“Yaklaştıkça” öykünü yeniden, yeniden okuyorum:
“Yaklaştıkça.. kulağıma uzanıp ‘Her ölüm erken ölümdür’ diyorsun ya. Unutma ki rahle-i tedrisinden geçtim. Bir itirazdı seninki, itirazını sevdim. Gözlerinden yüzüne yayılan, yaşam sevişgeni gülümseyişini sevdim: Hayata dağılan. Bir itirazdı seninki. İtirazındaki sevgiyi sevdim. Yine de pimini çekelim Ağabey, ‘Her ölüm ertelenmiş ölümdür’ diyelim; bize bahşiş olarak kalan.
“Biliyor musun, yarındı: Bir kez kendi suratımdan geçtim. Geçişimi sevdim. Ertelenişler hayata dahildi. Bir daha denemedim.”
Sen Cemal Süreya’ya seslenmişsin. Üst üste okumalarım sana seslenme hevesinden.
Yepyeni düşüşlere vesile olsa hevesiyle “Düşüş”ü bitirdim. Yaslandım koltuğa.
Sonra “oturup bir salkımsöğüt çizmiştin” hani akşamın “ıslak yeşilinden”, o geldi aklıma; bak onu da unutmadım.
***
Sonra 21 Mart Dünya Şiir Günü; Aragon’dan Nâzım’a, Neruda’dan Attilâ İlhan’a uzanan o şiir yolculuklarımıza senin kattığın incelik, inceden “düşünelim dostlar” çağrısı...
O gün/ ve öncesinde ve sonrasında, “Verili hayattaki veri dozunun her gün artırılması ve hiper-yoğunluğa erişmesi karşısında, sıradan bir gerçeği (...), dünyanın değişmeye devam edeceği gerçeğini sıkça anımsamakta, beynimizin yakamozlu sularına salmakta ve tüm bir insanlık serüvenine dair belleğimizi diri tutmakta yarar var.” dediklerin nicedir doz aşımına uğradı. Bir yanımız “buyruk ve itaat”in karanlığında yitip giderken bir yanımız “gökyüzünden başka sınır yok” heyecanıyla, günler herkes için bahar bahçeye dönsün istiyor. Hayata taşçeviren kuşları kadar emeği olmayanlar doldursa da sokakları senin dizelerin de tutuyor/ tutacak ellerimizden belleğimizi diri tutma çabamızda.
***
Ve yine aylardan ekim. Yıl 2016. Vefa İstasyonunda seni karşılamalarımızı, her zaman olduğu gibi ağırbaşlı, mahcup izleyişin.
İşte yine 15 Ocak! İşte şiire yeni bir umutla uzanış! İşte bir kahve içimi Nâzım’a varış...
Güne, böyle, Nâzım’a merhaba deme hevesiyle uyanmışken “ıhlamurdan yükselen uğultu” kesince yolumuzu ocak yorgunlarına döndük. Sendin o, “seherde beliren maviye” giden. Sendin, “kül olup dumanını gökboşluğa dağıtan.” Değil mi ki böyle de buluştun Nâzım’la, bugüne noktayı öyle koyalım.
Bitmeyen sorgulamalardan birini de bir gemide yapmışlar. Yetmemiş sorgu, bir de güvertede saatlerce yürütüp yormuşlar. Bırakmışlar mı yakasını? Ne gezer! Sonra da geminin daracık düdük helalarından birine kapatmışlar dikilip kalsın saatlerce ayakta ve yıkılsın hevesiyle. Dimdik çıkmış oradan da büyük ozan sığınınca türkülere. Saatlerce türkü söylemiş düşmemek için.
***
İskeleye varıyorum akşamüstü. Urla’ya. Şu “akşamüstü” sözünü de bilmem nedendir, çok severim. Senin de kentindir Urla; Seferis’ten, Cumalı’dan beri... Süreyya Berfe’nin, Sina Akyol’un, Hasan Özkılıç’ın, Sevgi Saygı’nın, Hacer Kılcıoğlu’nun, Asım Öztürk’ün, Yılmaz Karakoyunlu’nun, Vecdi Sayar’ın, benim olduğu kadar.
Hani, diyorsun ya “...ve ölüm bize değende/ bir çocuk gülüşü bırakın başucumuza/ dostlar/ yürüyün”; çocuk gülüşleri, şen kahkahalar topladım bütün kentlerinden, şiirinin bütün kara parçalarından, inceliğinin eriştiği insan yüzlerinden... her biri harf harf, ses ses hak ettiğin.
İskelede bir balıkçıya oturdum “Külde Kor İzleri”yle, seninle...
.............................................................................................................. (1) İsmail Mert Başat (şair, yazar, eleştirmen/ 1945-15 Ocak 2022) (2) Düşüş, İsmail Mert Başat, öykü, Kırmızı Yayınları, 2011, İstanbul (3) Külde Kor İzleri, İsmail Mert Başat, toplu şiirler, Islık Yayınları, 2016, İstanbul Fotoğraf: M. Osman Akbaşak
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)memet salim çetin - Değerli bir yazar ve namuslu bir aydındı İsmail Met Başat. Aramızdan erken ayrıldı. O' nu anlatmakla ne güzel etmişsin. Kalemine sağlık,..
Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.