- G:

Koray Önalan: İhtiyacından fazla konutu olandan daha çok vergi alınsın

Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Önalan, Türkiye’de konut sorunu olmadığını belirterek, “Fakir fukara, yoksul konteynerde, çadırda, gecekonduda yaşarken falan sanatçının, falan futbolcunun 250-300 evi varsa böyle devlet olmaz. İhtiyacından fazla olan konutu vergilendireceksiniz. Oradan aldığınız vergiyle de yoksullara ev yapacaksınız. Bu kadar nettir bu iş” dedi.

Haktan Yağız Akçay
Haktan Yağız Akçay Tüm Haberleri

Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Önalan, Çevre Yüksek Mühendisi Helil Kınay'ın sunduğu Helil Kınay İle Yaşama Dair programına konuk oldu.

Geride bıraktığımız 100. yıl kutlamalarına değinen Önalan, “Ulusal bazda, ulusal medyada bilim, sanat ve eğitimi tartışamadık. İnsanlarımızın duyarlılığıyla, bayraklarla sokağa çıkarak kutlama yaptık. Tabii ki bu da güzel ama 100. yıl böyle olmamalıydı. Ben daha fazla şey hayal ediyordum. 50. yılda ben ilkokul öğrencisiydim. Bin 500 kilometre uzakta bir yayla kentinde adı Cumhuriyet olan bir ilkokulda okuyan öğrenci, bugün ülkenin en güzel kentinde deniz kıyısında düzenlenen bir kolokyumda konuşma şansı buluyor. Bunu bana veren şey Cumhuriyet, Cumhuriyet’in bize tanıdığı özgürlük, Cumhuriyet’in banisi de Atatürk. Geçen sene 100’üncü yılda özel bir şeyler yapmayı oda olarak planlamaya başlamıştık. Ocakta da planı yaptık. Yer bilimleri etkinliği düşündük. Türkiye’nin yetiştirdiği Prof. Dr. Yücel Yılmaz Hoca’mızla iletişime geçtik. ‘50. yılı jeolog olarak kutlamıştım, büyük bir onur olur 100. yılda buna katılmak’ dedi. Sonra deprem oldu. İki üç aylık bir süreç geçti, mayısta tekrar iletişim kurduk. Hocamız, ‘Geç kaldık’ dedi ama kararlıydık. Hazirandan itibaren çalışmaya başladık. 26-27-28 Ekim’de kolokyumu gerçekleştirdik. Niçin Batı Anadolu? Çünkü çok özel bir yer. Çoğu insanımız belki gitmemiştir ama Batı Anadolu’da Milet, Priya, Efes’i herkesin gezmesini isterim. Yücel Yılmaz Hoca’mızın dediği gibi buralar bilimin sıçradığı yerler. MÖ 5. yüzyılda Thales, Anaksimandros, Anaksimenes, Pisagor bu bölgede yaşamıştır. Dünyanın oluşumuyla ilgili birtakım teoriler ortaya atmışlar. Bunlar filozof olarak bilinir ama aslında bilim insanı. Hocamız, ‘Batı Anadolu’nun dünya bilim ve kültürüne yaptığı sıçramalar’ konulu bir sunum yaptı. Bilim insanlarıyla Batı Anadolu ve Türkiye’yi tartıştık. Üçüncü günde bir gezi düzenledik. TMMOB İKK’dan arkadaşlarımız da katıldı. Odaların ekonomik koşullarında bu toplantıları düzenlemek çok zor” dedi.

“Metropoller ur gibi büyüyor”

“Atatürk’ün ne yapmak istediğinin, nasıl bir üretim, nasıl bir Türkiye istediğinin en güzel örneği Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’dır” diyen Önalan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada böyle bir pratik var. O zamanın koşullarına göre bir fabrika planlanmış. Şimdi oradan hiçbir şey kalmadı. Ülke olarak yerleşim kültürümüzde bir sorun var. Sosyolojik nedenlerine inmek lazım. Biz göçebe toplumdan henüz yerleşik düzene geçemedik. Büyük metropoller oluşturuyoruz ve bunlar ur gibi büyüyor. Sebebi şu: İnsanlarımızı bir yüzyıl boyunca doğdukları yerde doyuramadık. Cumhuriyet’in ilk başlarında kurucu kadro köy enstitüleri, okullar ve tarım devrimiyle bunu başardılar ama 50’lilerden sonra bu kazanımları kaybettik. Göç giderek arttı. Yerleşim kriziyle karşı karşıyayız. Aslında afeti her boyutuyla yaşıyoruz. İzmir’de katı atık sorunu bir afet. Yağmurda her yeri su basıyor. Afetin olabilmesi için illa deprem olması demek değil. Afeti kentler kendi kendilerine yaratıyor. Altyapısı 1-2i milyona göre planlanmış kente 6-7milyonu doldurursanız bu kentler afeti her zaman yaşar. 30 Ekim Depremi İzmir Depremi değil. Bir gün mutlaka olacak. Sisam Depremi’nde Bayraklı Afeti’ni yaşadık. Bu bir cinnet, utanç vesilesidir. Tarım alanlarını kent yaptınız, nefes alınacak alanları, Bayraklı, Mavişehir, Bostanlı, Alsancak’ın belli alanlarını imara açıp gökdelen cehennemine çevirirseniz bu tür afetlerde can ve mal kaybı kaçınılmaz olur. Bizim yerleşim alanı seçimimizde problem var.”

“Zorlu’nun yapacağı gökdelene hepimizin karşı çıkması lazım”

“Yerleşim alanlarının planlanması için yasalar, yönetmelikler çıkarmışız. Deprem yönetmeliklerimizi yeniliyoruz ancak 6 Şubat’ta 50 bin insanımızı kaybettik” diyen Önalan, “99 Depremi’nin üzerinden 24 yıl geçtikten sonra bir gün içinde bu kadar insanı kaybediyorsak bir sorunumuz var demektir; yerleşim alanı planlamamızda ciddi sorunlar var demektir. Kentlerimizde insanlarımızın insanca yaşayacakları öncelikli alanlar oluşturmamız lazım. Kentin artık geriye dönüşü çok zor. Kısa vadede özellikle çok zor. Süratle insanca yaşanacak konut üretmemiz lazım. Kentsel Dönüşüm Yasası var. Kenti dönüştürmeye çalışıyoruz. Bu halde kenti dönüştüremezsiniz çünkü insanların parası yok. Keşke gücümüz olsa eskilerin hepsini yıkıp yeni kentler yaratsak. Yok böyle bir şansımız. Kentsel dönüşüm kısa vadede bir ütopyadır, uzun vadede gerçekleşebilir. Öncelikli alanlarda süratle konut yapmamız lazım ve tarım alanlarını kesinlikle planlama dışı bırakmamız lazım. Kentin içinde bir büyük firma kentin ortasındaki herhangi bir yere 149 metre yüksekliğinde gökdelen yapmak istiyor. Bunlar kentin bağrına sokulmuş hançerler. Buna hepimizin karşı çıkması lazım. 100 metreden az mesafede tescilli binalar var. Bu binayı en iyi şekilde yapabilirsiniz ama çevredeki binalar ne olacak? O binaların güvenliği ne olacak? Çevrede başka gökdelenler olacak. O bölge de Bayraklı gibi bir gökdelen cehennemine dönüşecek” ifadelerini kullandı.

“Harmandalı’nda çöplük yürümüş geliyor, afet bölgesi ilanı yasalara takılıyor”

Harmandalı’ndaki katı atık alanı sorununa değinen Önalan, “Aşırı merkeziyetçi bir yönetim biçimimiz var. Şehirlerin kendine özgü koşulları vardır. 85 milyon nüfusa sahip bir ülkeyi tek bir yerden çıkan yasalarla yönetmek çok zor. Her yerleşim biriminin kendine has sorunları var şehirleşme anlamında. Doğu Anadolu’daki, Karadeniz’deki insanların ihtiyaçları, yerleşme kültürü ile Ege, Akdeniz, İç Anadolu’daki insanların ihtiyaçları birbirinden farklı. Her bölgenin kendine has özelliklerine göre bir yerleşim planlaması geliştirmek zorundayız. Harmandalı sürecini yaşıyoruz. Peki Harmandalı niçin afete maruz bölge ilan edilemiyor? Böyle bir yerin etrafında bu kadar tehdit var, binalar tehdit altında, bir ilçe tehdit altında, çöplük yürümüş geliyor. Yasa, ‘Belli sayıda konut yıkılmadıktan sonra afet bölgesi ilan edemem’ diyor. Genel yasalarla yereldeki sorunları halledemezsiniz. Yerel idarelerin çok ciddi inisiyatif alma yetisine ve yetkisine sahip olması gerekiyor. Her şeyi tek imzayla yönetilecek hale getirirseniz 6 Şubat’ta izin bekledikleri için müdahale edemediler” dedi.


“Yerele yetki vermeden dönüşümü gerçekleştiremezsiniz”

Aydın’da yaşanan sel felaketine değinen Önalan, “Birçok köy perişan oldu. Gidip gördüm. O kadar kötü planlanmış ki köyler. Orada selin zarar vereceği belli ama bilimsel olarak çalışan yok, yurttaşların sahibi yok. Afete maruz bölge yasası içine girmiyor. 10-15 ev yıkılmamış ama 4 vatandaş hayatını kaybetmiş, hayvanlar telef olmuş, üretim araçları yok olmuş. Yerele yetki vermeden ne kentsel dönüşüm gerçekleştirebilirsiniz ne kentleri planlarsınız ne afetlerle başa çıkarsınız. Maraş Depremi’nde 104 milyar dolar zarar var. İzmir gibi bir kentin katı atık depolama alanı yok. En büyük sorunumuz şu. Mutlaka inisiyatif alacak yerel saikler geliştirmek lazım. Suistimale açık olabilir deniyor. 30 Ekim sonrasında İzmir’in tamamında ne yaptık? Depremde ne ile karşılaşacağımızı tahmin edemiyoruz. Bir şey yapamadık çünkü buna bütçemiz yok” değerlendirmesini yaptı.

“Kişinin ihtiyacından fazla olan konutları vergilendirin”

Bir yerde afet olduğu zaman devlet erkanının gidip, “Merak etmeyin, devlet tüm gücüyle arkanızdadır” dediğini hatırlatan Önalan, sözlerini şöyle sürdürdü: “E öldü adam, neyi konuşuyoruz ki? Bir dere geçişinin üzerini doldurup parke taşı döşeyerek yol yaptığını söyleyen devlet yurttaşının arkasında falan olmaz. Sizin bu kadar teknik ekibiniz varsa dağ köylerini kaderiyle baş başa bırakıp böyle diyemezsiniz. Depremden sonra, ‘Ev yapacağız ama yurttaş olarak bize omuz verin’ demek olmaz. O yurttaşların ölümünden sorumlu olan devletin kendisidir. Devlet olarak büyük acılar yaşayanlara, geride kalanlara bir de, ‘Evin parasını karşıla, kredi al’ diyemezsin. Türkiye’de konut sorunu filan yok. Fakir fukara, yoksul konteynerde, çadırda, gecekonduda yaşarken falan sanatçının, falan futbolcunun 250-300 evi varsa böyle devlet olmaz. İhtiyacından fazla olan konutu vergilendireceksiniz. Bu utanmazlıktır. Oradan aldığınız vergiyle de yoksullara ev yapacaksınız. Bu kadar nettir bu iş”

“200 bin insanı afetlerde toprağa verdik”

“Önce, ‘Her koyun kendi bacağından asılır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ gibi kötü atasözlerini bırakacağız” diyen Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Önalan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bireyden başlayacağız. Toplumla barışık olmamız, başkalarının da hakkına saygı gösterecek bir duruma gelmemiz lazım. ‘Ben bu toplumun bir parçasıyım, orada yoksul insan varken ben varsıl isem o yoksulun üzerinde hakkım var’ demeliyiz. Her aşamasında yönetime katılacağız. Bu seçmeyle ilgili bir şey değil. Seçtiğiniz insandan siz sorumlusunuz. Kimi seçiyorsanız o şekilde yönetiliyorsunuz. Seçtiğiniz insan sizsiniz. Bizi kim yönetecekse bilançosuna bakacağız. Yönetecek insanları iyi seçeceğiz. Acıları ortak yaşıyoruz. 6 Şubat’la birlikte bu ülkede bir yüzyılda 200 bin tane insanı afetlerde toprağa verdik, bu gidişle vermeye devam edeceğiz. Bir filmde şu sözü duymuştum: Gözlerimizin rengi ne olursa olsun hepimizin gözyaşları aynı akıyor. Bizim neslimiz çok bir şey yapamadı. Bizden sonra gelecek çocuklar bizim yaptıklarımızı yapmayacaklar, çok daha iyi yerlere gelecek bu ülke.” (HABER MERKEZİ)

14 Kas 2023 - 14:00 İzmir- Tv Yenigün

Muhabir  Nedim Kirtiş


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.