Murat Karayalçın: Kent kültüründe kaldırımların önemli rolü var
Deneyimli siyasetçi Murat Karayalçın, Yenigün TV’de Helil Kınay ile Yaşama Dair programına konuk oldu. Belediyecilikle ilgili önemli kavramları gündeme getiren Karayalçın, “Kent kültürünün yaratılmasında hemşehrileşme, bunun için de kaldırımlar çok önemli. Piyasa yerleri yaratacaksınız. İnsanlar birbirlerini görecek, önemli anı odaklarında buluşacak” dedi.
Tecrübeli siyasetçi Murat Karayalçın, çevre yüksek mühendisi Helil Kınay'ın sunduğu Helil Kınay ile Yaşama Dair programına konuk oldu. Kent suçları diye bir kavramın varlığını Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmaya başladıktan bir süre sonra düşündüğünü belirten Karayalçın, “Sanırım çoğu insanda da yoktu bu kavram. Belki hala yok. Ankara’da belediye başkanlığına seçildiğim tarihte çok yoğun hava kirliliği vardı. Büyük ölçüde önlenmesi için doğal gaz kullanılması gerekliydi. Bunu yanı sıra kaliteli kömürün kullanılması için çaba harcamamız gerekiyordu. İl Hıfzıssıhha Kurulunun nitelikli kömür kullanılması yönünde aldığı kararlar vardı. Yine de şehre yoğun bir şekilde kaçak kömür giriyordu. Kent girişlerinde zabıta karakolları kuruldu, kamyonlar denetleniyordu. Kaçakçılar başka şekilde şehre girme yollarını bulmuştu. Apartmanların kaloriferlerini yakma saatinde helikopterle yaptığımız denetimlerde dumanın renginden kaçak kömür kullanımını saptayıp müdahale ediyorduk. Halk sağlığını zora sokan bu eylemin aslında herhangi bir ceza maddesine göre değil de ihdas edilmesi gereken kent suçu diye bir kavram üzerinden cezalandırılması gerektiğini düşündüm. David Harvey'in bir yazısında kent hakkı diye bir kavram vardı. Harvey, kent hakkını insanların yaşam alanlarını belirleme yetkisi olarak tanımlıyordu. Gezi Direnişi’nin aslında kent hakkının kullanımı olduğunu düşündüm. Gezi sanıklarına açılan davada ilk mahkemenin verdiği beraat kararını görünce de kent hakkı kavramının yargı kararı yoluyla yaşamımıza girdiğini düşündüm ancak sonra bu karar önlendi. Yasama veya başka bir yolla yaşama taşımamız lazım kent hakkını. Yerel seçimler belki bununla ilgili bir fırsattır” diye konuştu.
“Ankara’daki Batıkent’in BM ödülü var’
30 yıl önce Ankara’da oluşturdukları özgün kentsel dönüşüm modelini anlatan Karayalçın, “Kentleşme adına, konut yapımı adına ne kadar önemli atılım varsa Ankara’da sergilendi. Cumhuriyetçilerin yeni şehir projesi bir mucizedir. Çok genç yaşta cumhurbaşkanı seçilen kurtarıcımızın sultan saraylarında yaşamak yerine yabancı gazetecinin, ‘büyükçe bir Asya köyü’ diye nitelediği Ankara’yı başkent yapması olağanüstü bir destan. 1948’de yeni şehir projesinin hedeflerinin fazlasıyla aşılması üzerine dönemin vali ve belediye başkanı Tüzün’ün Yeni Mahalle Projesi’ni oluşturması başka bir destan. 80’lerde konut krizi döneminde Batıkent’in inşası bir destan. BM Dünya Konut Yılı Ödülü’nü kazandı. 1991’de Türkiye’nin ilk kentsel dönüşüm projelerini Ankara Dikmen Vadisi’nde gecekondular için, Portakal Çiçeği Vadisi’nde imarlı konutlar için başlattık. Daha sonraki uygulamalar için pilot projeydi. Batıkent Projesi Türkiye’de taklit edildi. İlk talep eden kent İzmir. Egekent’i dönemin belediye başkanı talep etmişti. Kent Koop olarak Egekent’i projelendirdik. Başka kentlerden de geldi. Toplam bin hektarlık alanda 50 bin konut dolaylarında alanı projelendirdik. Elazığ’da Doğukent, Söke Yenikent, Kastamonu Kuzeykent, Manisa Yeni Manisa vs. Başka kentlerden de talep geleceğini düşünmüştüm ama olmadı. Ben ayrıldım, SHP Genel Başkanlığına seçildim. Onun da etkisi olabilir” ifadelerini kullandı.
“AKP’nin dönüşüm modeliyle büyük bir rant yaratıldı”
Türkiye’nin ilk kentsel dönüşüm projesi Dikmen Vadisi’nde finansman için farklı bir yöntem uyguladıklarını anlatan Karayalçın, “Daha sonra AKP tarafından uygulanan yöntemden farklı olduğunu gördüm. AKP’nin Kadıköy Fikirtepe’deki uygulaması emsalin yükseltilmesini öngörüyor. Olağanüstü yükseldi ve rant yaratıldı. Müteahhitler ve hak sahipleri arasında paylaştırılması öngörüldü. Serbest müzakereye bırakıldı. Dikmen Vadisi’ndeki 2 bin gecekonduda yaşayanların muhatabı müteahhitler değil, Ankara Belediyesi’ydi. Belediye meclisi kararıyla niteliklerini birlikte karara bağladığımız, malzemeyi birlikte seçtiğimiz bir konut vermeyi taahhüt ediyorduk. Ciddi bir finansmana gerek vardı. Bir ilki gerçekleştirdik Türkiye belediyecilik tarihinde. Dereceleme kuruluşuna başvurduk. Reytingimizi yaptırdık, 3 B notunu aldık. Uluslararası sermaye piyasalarına girilmesi için yeterliydi. Japonya’da 50 milyar yenlik tahvil sattık. Belediye başkanlarının çekici bulacağını tahmin ediyordum. Kentsel dönüşümü uzun uzun anlatacağınıza Dikmen Vadisi’ndekilerle görüşün diyecektim. Batıkent’te uyguladığmız proje yönetim modelini en üst noktaya ulaştırdık. Kamunun ve halkın iş birliği. Ortaklaşım. Halkın katılımı değil. Çoğu kooperatif biçiminde örgütlü olan halk belediyeyle bir araya geliyor. Örgütlü proje halkı ile uygulama yapacak kamu yönetimi tasarım aşamasından itibaren bir araya geliyor. İvedik’te OSB var, onun kuruluşunda da yöntem buydu. Ortaklaşım yöntemi, ‘proje demokrasisi’ dedik adına. Proje muhafızları dediğim ‘proje halkı’ işe asıldığında müthiş bir enerji çıkıyor. Belediyenin teknokratlarından alıyor işi, halk üstleniyor” ifadelerini kullandı.
“Hemşehrileşmede kaldırımların rolü önemli”
“Kent kültürünün başlangıç noktası hemşehrileşmedir” diyen Karayalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kent hakkının böyle bir kavramı düşünmesi için önce bu lazım. İzmir’i eskiden kıskanırdım. Aldığı göçü yerelleştiren bir kentti. Her geleni İzmirli yapıyordu. Ankara öyle değildi. Hemşehrileştirme çabası içindeydim. Bir kentin insanlarının hemşehrileştirilmesinde kaldırım çok önemli. Belki hafif kaçacak bazıları için ama öyle değil. Piyasa yerleri yaratacaksınız. İnsanlar birbirlerini görecekler. Önemli anı odaklarında buluşacaklar. Türkiye’nin ilk raylı sistemini biz kurduk. İki raylı sistemimiz var. Biri metro, ağır raylı sistem. Öbürü de doğu batı aksında çalışan Ankaray, hafif metro. Ali Dinçer döneminde Ankara’da tahsisli yol ayrımı yapılmıştı belediye otobüsleri için. Hafif raylının oradan geçmesi mümkündü, daha fazla maliyetle yer altına aldım. Kaldırımları genişletmek için istemiştim bunu. David Harvey, ki ben bunu sosyal demokrat belediyeciliğin özü olarak görüyorum, ‘Kaliteli kent hizmetlerinin kent yoksulları için bir meta olmaktan çıkarılması gerekir’ demişti. Çoğu belediye başkanı sosyal demokrasinin özü olan dayanışmanın yaşama geçirilmesini merkezi hükümetten beklemiştir. Biz öyle yapmadık. Belediyenin eşitlik konusunda da yapabileceği hizmetler olduğunu düşündük. Taşımacılıkta yoksul hemşehrilerimizin yaşadığı tepelerin kent merkeziyle bağlantısını kurmak için sabah erken veya geç binenler için bedava taşımacılık başlattık. O yükü diğer saatlerde kullananlara yükledik. ‘Taşımacılık konforunuzu artırıyoruz’ dedik. 0-10 metreküp su tüketimini 1 lira karşılığında yaptık. Öteki üst sınıflara yükledik. Böylelikle yoksul hemşehrilerimizin kent yaşamına katılımını kolaylaştırmayı hedefledik. Sokakta inşa etmek istedik kent kültürünü. Ünlü hipodromumuz vardı. Hipodrom konserleri adıyla yüz binlerin katıldığı konserler verdik. Gözüm nemleniyordu. Otobüslerle taşıyorduk hemşehrilerimizi. Türk ve yabancı müziğin ünlü isimlerini getiriyorduk. Yüz binler bir araya geliyordu. 60’lı yıllarda tiyatro çok sevilirdi. Siyasal Bilgilerde çok güçlü bir tiyatro grubumuz vardı. Ankara Sanat Tiyatrosu’nun borcu vardı. Seçim çalışmalarında bu borcu üstlenmeyi vadetmiştim. Kapatılmadı, borcunu ödedik. İstanbul Büyükşehir’in şehir tiyatrosu vardır. ‘Siz de açın’ diye telkinler vardı. Biz açmadık ama özel ve amatör gruplar için proje desteği verecek bir fon inşa ettik. Yönetmeliğini hazırladık. Bir de sanat danışmanları grubu vardı. Ankara’yı çekim merkezi haline getiren bir uygulamanın içine girmiştik. Bunların tümü kültür açısından bir bütün. Buradan yeni bir kent kültürü ve dayanışması ortaya çıkıyor. Buna ciddi olarak gerekinimimiz var.”
“Biz yeni kentleşiyoruz”
“Biz yeni kentleşiyoruz” diyen Karayalçın, “Müsteşar yardımcısı olduğum 1979 yılında Almanya’ya gitmiştim. Mihmandarım olan kişi beni evine davet etti. Beş kuşak aynı evde doğmuşlar. Kent kültürünün ne kadar derin olduğunu düşünün. Torunum üçüncü kuşak. Daha biz yeni kentleşiyoruz. Önümüzde yüksek nitelikleri elde edeceğimiz uzun bir yol var. CHP olarak diyoruz ki Avrupa yerel yönetimler özerklik şartını iktidara geldiğimizde tam anlamıyla uygulayacağız. Avrupa Birliği’nin değil, Avrupa Konseyi’nin hazırladığı yerel yönetimlerle ilk ve tek uluslararası anlaşma. Türkiye daha sonraki kuşaklarda belki bu noktaya gelebilir. Bu aynı zamanda yurtseverlik görevi, sadece İzmir hemşehriliği görevi değil” dedi.
“Belediye başkanının bir ufku olmalı”
Belediye başkanının bir ufku olması gerektiğini söyleyen Karayalçın, “Ufuk ve plan diye her şeyi özetleyebilirim. Eldeki verileri, istemleri, dönemin gereklerini dikkate alarak bir ufuk ortaya konulmalı. Sürdürülebilirlik önemli bir parçası olmalı. Cömert kentler diye bir kavram var. Doğayla uyum… Benim başkanlık yaptığım dönemde su ve kanalizasyon borularının büyüklüğünü yağmur istatistiklerine dayanarak saptıyorduk. Geriye giderek bakıyorduk. Mühendisler boruların çapını buna göre yapıyordu. Yeni bir iklim kuşağına giriyoruz. Her gün doğa bize bunu hatırlatıyor. Yeni anlayışlara gerek var. Ufuk bu. Yapay zekayı da düşünmeliyiz. Senin kentinde ortadan kaldıracağı istihdam hacmini, yeni olanakları dikkate almalısın. Sol bir belediye başkanıysan yaratılan değeri nasıl paylaştıracaksın, düşünmelisin. Plan tekniğini iyi kullanacaksın. Deldirmeyeceksin planı. İkide bir plan tadilatı götürmeyeceksin meclise. Belediyeleri bu açıdan da değerlendirmeli. Kaç plan tadilatı olmuş, bakmak lazım. Neden yapılmış? Plan iyi değil miydi? Rantları yükseltmek için mi? Katılımcı bir plana gereksinim var. Tüm örgütlü paydaşlar içinde olabilmeli. Üç konuda katılım önemli. Plana, bütçeye, projelere katılım. Katılımın ortaklaşım diye adlandırılması gerektiğini söylemiştim. Plan ve bütçede Ankaralıların katkısını alıyorduk. Bunu da belediye başkanlarına öneririm” şeklinde konuştu. (HABER MERKEZİ)
21 Kas 2023 - 13:31 İzmir- Tv Yenigün
Muhabir Nedim Kirtiş
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gazete Yenigün Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gazete Yenigün hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gazete Yenigün editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gazete Yenigün değil haberi geçen ajanstır.